TYaraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ile davalılar ...... ve ..... ..... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine, ...... Köyü (beldesi) 318 parsel sayılı taşınmazın kısmen 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1944 yılında yapılıp 09.02.1945 tarihinde kesinleşen orman kadastro sınırları içindeyken yine, 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı iddiasıyla, taşınmazın bu bölümünün davalılar murisi adına olan tapu kaydının iptalini ve Hazine adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, bilirkişiler ...... .... ve ..... ...... .... tarafından düzenlenen 23.01.2003 tarihli rapor ve krokisinde kahverengine boyanarak gösterilen 2294.23 m2 bölümünün çekişmeli 318 sayılı parselden ifrazıyla 2/B madde gereği "Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alan niteliğiyle" Hazine adına tapuya tesciline, geriye kalan 4654.34 m2 bölümün kayıt malikleri adına payları oranında tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve Davalılar ..... ve ..... ..... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre tapu iptal ve tescile ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1944 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1976 yılında aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması yapılmış, ekip çalışmaları 03.04.1981 tarihinde ilan edilmiş, itirazlar usulünce incelenmemiş, 1984 ila 1986 yıllarında yapılan aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulamalarında 1744 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan çalışmalara itirazlar komisyonca usulünce incelenip ilan edilmediğinden yok sayılıp, 1944 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırlarının aplikasyonu, herhangi bir nedenle sınırlama dışında kalmış ormanların kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 631 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması 07.04.1988 tarihinde ilan edilip, 08.10.1988 tarihinde kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1944 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1984 ila 1986 yıllarında yapılan, 1944 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırlarının aplikasyonu, herhangi bir nedenle sınırlama dışında kalmış ormanların kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması 07.04.1988 tarihinde ilan edilip, 08.10.1988 tarihinde kesinleşmiştir. Hükme dayanak yapılan uzman orman bilirkişi raporunda çekişmeli parselin davaya konu 2294.23 m2 bölümünün, 1944 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içindeyken, 1988 yılında kesinleşen 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı bildirilmişse de, çekişmeli parselin ve komşu parsellerin kadastro tesbit krokisi ile orman kadastro haritası ve 2/B madde uygulamasına ilişkin harita karşılaştırıldığında, çekişmeli parselin en kuzey köşesinin 2001 numaralı orman sınır noktası ile çakışması gerekirken, bilirkişi rapora eklenen krokide çekişmeli parselin olması gereken yerden daha güneyde işaretlendiği görülmektedir. Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine ve davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran gerçek kişilere iadesine 02.06.2005 günü oybirliğiyle karar verildi.