Mahkemesi : Şanlıurfa İş MahkemesiTarih : 25.05.2006No : 580-163Davacı, 01.10.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitiyle, maaşlarının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakim tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, yaşlılık aylığı istemine ilişkindir.Mahkeme, davacının talebinin reddedildiğine dair yazılı cevap alınmadan dava açıldığı gerekçesiyle istemin reddine karar vermiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 26.03.1992 tarihinde kurum kayıtlarına intikal eden giriş bildirgesi ile 20.04.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı, vergi kaydının 03.03.2002 tarihinden itibaren fasılalı olarak devam ettiği, oda kaydının 01.04.1979 tarihinden, sicil kaydının ise 03.06.2002 tarihinden başlayarak aralıksız devam ettiği, davacının 22.08.2005 tarihinde yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu, 15.09.2005 tarihli hesap özetinde 20.04.1982 tarihinden itibaren aralıksız sigortalı kabul edilerek toplam 23 yıl 5 ay 10 gün sigortalılık süresinin mevcut olduğu, askerlik borçlanmasının yerine getirildiğinin ve prim borcunun bulunmadığının belirtildiği, davalı Bağ-Kur vekilinin 15.10.2005 tarihli cevap dilekçesi dikkate alındığında kurumca uyuşmazlık çıkarıldığının açık olduğu, kaldı ki sigortalı tarafından sosyal güvenliğe yönelik dava açıldığı dikkate alınarak, kurumdan aylık talebi hakkında ne gibi bir işlem yapıldığı sorulup alınacak cevaba göre, davalı Kurum vekilinin 29.11.2005 tarihli oturumda "davacının dosyasının teftiş kurulunda incelendiğinin ve inceleme sonucunun beklenmesinin", beyan edilmiş bulunması da gözetilerek, tekrar dava açılmasına lüzum kalmadan uyuşmazlığın çözüme bağlanması gerekirken (mahkemenin kararının hemen sonrasındaki kurumun 26.05.2006 tarihli yazısı da bu durumu teyit etmektedir.) Mahkemenin uyuşmazlık bulunmadığı gerekçesi ile sonuca gittiği görülmektedir.Yukarıdaki olgular göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.