Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6722 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 1539 - Esas Yıl 2005
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında ...... Köyü 145 ada 109 parsel sayılı 1450.68 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ... adına tesbit edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parselin tesbit gibi ... ... mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır. Temyiz incelemesi yapılan Dairenin 2004/6625 esasına kayıtlı dosyada ..... köyü 145 ada 110; Dairenin 2004/6617 esasına kayıtlı dosyada ...... köyü 145 ada 111 Dairenin 2004/6658 esasına kayıtlı dosyada ..... köyü 145 ada 112 ; Dairenin 2004/6656 esasına kayıtlı dosyada ..... köyü 145 ada 113, Dairenin 2004/6673 esasına kayıtlı dosyada ...... köyü 145 ada 114, Dairenin 2004/6654 esasına kayıtlı dosyada ...... köyü 145 ada 116;Dairenin 2004/6691 esasına kayıtlı dosyada ...... köyü 145 ada 117; Dairenin 2004/6690 esasına kayıtlı dosyada Selahattin köyü 145 ada 118 parsel sayılı taşınmazların itirazlı olduğu anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut bu taşınmazlara ilişkin kadastro pafta örneğinden sayılan tüm taşınmazların birbirine komşu olup 4 tarafının ormanla çevrili olduğu görülmekte; arada kalan 145 ada 115,108 ve 107 nolu parsellerin ise akıbetinin belli olmadığı anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmazlar bir bütün olarak düşünüldüğünde (ki keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi taşınmazların öncesinin bir bütün olduğunu daha sonra mirasçılar arasında yapılan taksim sonucunda bölündüğünü bildirmişlerdir) dört tarafı devlet ormanı (eylemli orman alanları) ile çevrili orman içi açıklık niteliğindedir. 6831 Sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez. Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır. Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan yerlerde husule gelen enkaz hiçbir suretle eşhasa satılamaz. Bunlar resmi daire ve müesseseler ihtiyacına tahsis olunur. Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır. Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı kararları]. Ayrıca; Bu tür yerler yasa gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.Bu nedenle öncelikle 145 ada 107 ,108, ve 115 nolu parsellerin itirazlı olup olmadıkları tespit edilmeli ve bu alan içinde bulunan tüm parsellere ilişkin dava dosyaları birleştirilerek çekişmeli taşınmazların tüm çevresi eylemli orman alanları ile çevrili ve bu alanlar ile bütünlük arz eden orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadığı mahkemece önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman mühendisi, bir fen elemanı bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte tespit edilmeli en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle Orman yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 23/05/2005 günü oybirliğiyle karar verildi.