Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 671 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16604 - Esas Yıl 2015





İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ... ve davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RD... köyü 769 sayılı parsel 2008 yılında idari yoldan oluşturulan tapu kaydı nedeniyle ... adına arsa niteliğiyle tescil edilmiş, davacı taşınmazın kendi zilyedliğinde olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın ... adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm ... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07/03/2012 tarih ve ... E. - ... K. sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Dosyadaki bilgi ve belgelerden yörede 1969 yılında kesinleşen orman kadastrosu bulunduğu anlaşılmaktaysa da taşınmazın tahdit haritasındaki ve eski tarihli resmî belgelerdeki konumunun uzman bilirkişi incelemesi ile belirlenmediği, mahkemece yörede 1969 yılında yapılan orman kadastro çalışmasıyla ilgili harita ve tutanaklar getirtilerek bir harita - kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, orman kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu belirlenmeli, taşınmaz kesinleşen orman kadastro sınırları dışında ise dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve davanın açıldığı tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş steoroskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar steoroskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğünün belirlenmeli, taşınmazın hangi kesiminde eğiminin ne kadar olduğunun klizimetre ile belirlenmeli, 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinin karşıt kavramına göre yüksek eğimli çalılık karakterdeki yerlerin orman sayılacağının düşünülmeli, taşınmazın eğimi düşük kesimleri bakımından, öncesinin ne olduğu, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, kimden kime geçtiği ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak sorulup saptanması, ziraat uzmanı bilirkişiden zilyedlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı ve idari yoldan tapunun oluştuğu 2008 yılına kadar zilyedlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda bilimsel verilere dayalı, doyurucu rapor alınması'' gereğine değinilmiştir.Mahkemece bozma ilâmına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde, davalı köy tüzel kişiliği hakkında açılan davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle, ... hakkında açılan davanın ise esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı kişi ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tapu iptali tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1958 yılında tapulama çalışmaları yapılmış, davalı taşınmaz taşlık ve çalılık vasfıyla tescil harici bırakılmış olup, 2008 yılında idarî yoldan ... adına arsa vasfıyla tescil edilmiştir. Ayrıca, yörede 6831 sayılı Kanun gereğince yapılıp, 20.04.1968 tarihinde ilân edilerek 20.04.1969 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.Mahkemece davacı yararına imar ve ihya ile zilyetlik koşullarının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan orman ve fen bilirkişi raporunda; çekişmeli taşınmazın 1964 tarihli memleket haritası ve 1972 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarında çalılık alan niteliğinde olduğu açıklanmakla birlikte, Dairemizin geri çevirme kararı üzerine aynı orman ve fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, ''...hava fotoğrafları üzerinde yapılan çalışmada hava fotoğraflarının düşük çözünürlükleri nedeniyle stereoskopik kıymetlendirme güçlükleri taşıdıkları, çıplak gözle bakıldıklarında da objelerin seçilmesinin mümkün olmadığının anlaşıldığı bu durumun 27.05.2013 tarihli raporda taşınmazın 1972 ve 1993 tarihli hava fotoğraflarında çalılık alan olarak görüldüğü şeklinde hatalı değerlendirmeye yol açtığı, 1964, 1980 ve 1996 tarihli memleket haritalarının taşınmazın geçmişteki durumu hakkında sağlıklı değerlendirme yapmaya uygun olduğu, 769 parsel sayılı taşınmazın 1964 yılı basımlı memleket haritasında kumluk alan, 1980 yılı basımlı harita yerleşmelerin başladığı kumluk alan, 1996 yılı basımlı haritada ise yerleşim alanı olarak gözüktüğü, taşınmaz üzerindeki evin de 1972 - 1996 yılları arasında yapıldığı'' belirtilmekle, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve imar ve ihya ile zilyetikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde duraksama olmuştur. Bu durumda, karara dayanak alınan uzman orman ve fen bilirkişi tarafından düzenlenen rapor çelişkili olduğundan, taşınmazın öncesinin orman niteliğini ve taşınmazda imar ve ihya ile zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Bu nedenle;Mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, dosya içinde mevcut ve önceki keşiflerde uygulandığı belirtilen hava fotoğrafları ve bunlardan üretilen memleket haritaları dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazların gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır.Yapılacak keşifte, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, dava konusu taşınmazın idari yoldan tescil edildiği tarihe kadar davacı yararına zilyetlik süresinin maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, komşu parsel kayıtları getirtilerek uygulamalı, dava konusu taşınmaz yönünü ne olarak okuduğu saptanmalıdır.3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, komşu yerleşim alanları, taşınmaz üzerinde bulunan 20 - 25 yıllık ev ve meyve bahçesi de gözönünde bulundurulup toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... ... ve davalı ... temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/01/2016 günü oybirliğiyle karar verildi.