Taraflar arasındaki tapu iptali tescil davasının yapılan duruşması sonunda, davanın reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:Davacı Hazine vekili, davalılar miras bırakanı Arif Subutay adına tapuda kayıtlı olan 722,50 m2 yüzölçümlü Kınalıada 132 ada 8 sayılı parsel hakkında Arif Subutay'ın açtığı orman kadastrosuna itiraz davasını İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.12.1991 gün 1989/532-1991/594 sayılı kararıyla aktif husumet yokluğundan ret edildiğini ve Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07.07.1992 gün ve 1992/6058-3597 sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleştiğini, bu parselin yörede 3116 Sayılı Yasaya göre 1942 yılında yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığını, 1774 Sayılı Yasaya göre 1979 yılında yapılan ablikasyon ve 2. madde uygulamasında yine, 2896 Sayılı Yasaya göre 1985 yılında yapılan 2/B madde uygulamasında da devlet ormanı olarak sınırlandırıldığını, yörede 3302 SY göre 1989 yılında 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucunda P.XIII poligonu içinde Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılıp işlemin kesinleştiğini belirterek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden sonra, dava tarihinden önce 3116 Sayılı Yasaya göre 20/09/1942 tarihinde ilanı yapılıp 19/04/1943 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1744 Sayılı Yasaya göre 16/05/1980 tarihinde yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 2896 Sayılı Yasaya göre 26/11/1985 tarihinde Orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması, 3302 Sayılı Yasaya göre 19/04/1989 tarihinde 6 ay süreyle ilanı yapılıp dava tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları vardır. 2613 Sayılı Yasa hükümlerine göre dava konusu taşınmazın kadastro postasınca tutanağı 31/03/1939 tarihinde düzenlenip komisyona sunulmuş, kadastro komisyonunun 8 Mayıs 1940 tarihli kararı ilan edilerek 1 Şubat 1941 tarihinde orman kadastrosundan önce kesinleşmiştir. Mahkemece, keşif ve hiç bir uygulama yapılmadan 3402 Sayılı Yasanın 5841 Sayılı Yasa ile değişik 12. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Orman kadastrosunun yapıldığı 1942 yılında yürürlükte bulunan 3116 Sayılı Yasanın 5. Maddesinde "her nevi arazinin sınırlama işi orman tahdit komisyonlarınca yapılır", yine 6831 Sayılı Orman Yasasının 7. maddesinde "Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit (3116 Sayılı Yasada belirtilen "her nevi", 6831 Sayılı Yasada belirtilen "her çeşit" kavramı içine daha önce arazi kadastrosu yapılan ve yapılmayan tüm taşınmazlar girmektedir) taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırının tayini ve tesbiti orman kadastro komisyonları tarafından yapılır." hükümleri mevcuttur. O halde, dava konusu parselin kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uzman orman ve fen bilirkişisi tarafından uygulanması sonucu, 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirmesi nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığının belirlenmesi halinde, işlemlerin 3116 Sayılı Yasada belirtilen yine 6831 Sayılı Yasanın 11/1.maddesinde öngörülen orman kadastrosunun iptali için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçtiği, davacı; genel arazi kadastrosundan önceki hukuki sebeplere değil, kadastrodan sonraki hukuki nedene dayanarak iptal ve tescil istediğinden, somut olayda 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, orman kadastrosunun kesinleşmesiyle taşınmaz kamu malı niteliğini kazandığı ve mülkiyet hakkının Hazineye geçtiği, bu nedenle verilecek mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (ihzari) bir hüküm olacağı, dava konusu parselin 1980 ve 1985 yıllarında dahi orman olması nedeniyle orman sınırları içinde bırakıldığı, bu tür kayıtlarda T.M.Y.'nın 1023. (E.M.Y. 931 - İsviçre M.Y.974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı, davalı dava konusu taşınmazı satın almışsa, taşınmazı kendisine devir eden kişi ya da kişilerden satış bedelini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabileceği gözönünde bulundurularak taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan ve daha sonra 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı belirlenirse taşınmazın tapu kaydının iptaliyle 6831 Sayılı Yasanın 4999 Sayılı Yasa ile değişik 11/3. maddesi gereğince hali hazır niteliğiyle, kaydında "6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince orman rejimi dışına çıkartılan yer" belirtmesi de yapılarak Hazine adına tapuya tesciline, aksi takdirde şimdi olduğu gibi davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA 18.01.2010 günü oybirliğiyle karar verildi.