MAHKEMESİ : Akşehir Kadastro MahkemesiTARİHİ : 06/05/2011NUMARASI : 1994/17-2011/1Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davacılar ve davalılardan Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacılar, tapu kayıtlarına dayanarak yörede 1993 tarihinde ilk kez yapılan ve 20.9.1994 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu sırasında D.köy sınırları içinde bulunan onbir parça taşınmazın orman sınırı içine alınması işleminin yanlış olduğunu, bu yere ait sınırlamanın iptalini istemiştir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm bir kısım davacılar ile Orman Yönetimi tarafından (yargılama giderlerine ilişkin olarak) temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.Mahkemece, davacıların tutunduğu bazı tapu kayıtlarının taşınmazlara uymadığı, uyan kayıtların ise miktar olarak uymadıkları, taşınmazların orman içi açıklığı niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Dava, D.köy'de yapılan orman kadastrosuna itiraz olarak açılmış ise de, davalı taşınmazlar D.köy, Y.köy ve U. Köyü olmak üzere üç farklı köyün sınırları içinde bulunduğu halde, her köy için ayrı ayrı orman kadastrosu ve arazi kadastrosunun ne zaman yapıldığı sorulup buna ilişkin tutanaklar ve haritalar getirtilmemiştir. Yine davanın devamı sırasında, yörede arazi kadastrosunun yapıldığı anlaşılmakta olup taşınmazların içinde bulnduğu orman parseli ya da taşınmazlar hakkında kadastro sırasında tutanak düzenlenip düzenlenmediği araştırılmamıştır. Ayrıca, hükme esas alınan orman bilirkişi raporuna ekli krokide I numaralı taşınmaz olarak gösterilen yer hakkında, kadastro sırasında yine davacılar adına 126 ada 1, 2, 3 ve 4 parsel numaraları ile kadastro tutanakları tutulduğu halde, bu taşınmaz yönünden 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tutanakların malik haneleri açık kabul edilerek tutanak asılları getirtilerek bu hüküm çerçevesinde bir inceleme yapılmamıştır. Diğer taraftan, bir kısım tapu kayıtlarının hudut olarak uyduğu kabul edildikten sonra miktarıyla uymadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi de doğru değildir. Tapu kaydının hudut olarak uyduğu belirlenmişse, bu durumda 4785 sayılı Kanun hükümleri de gözönünde bulundurularak 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesine göre miktarına göre kaydın kapsamının belirlenmemesi de isabetsizdir. O halde; mahkemece, dayanak tapu kayıtları ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, dayanak tapu kayıtlarının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilmeli, bunun yanında taşınmazların bulunduğu her üç köy içinde ayrı ayrı orman ve arazi kadastrolarının ne zaman yapıldığı sorularak orman tahdidine ilişkin, işe başlama, çalışma ve askı ilân tutanakları ile tahdit haritaları, yine taşınmazların bulunduğu köylerde davadan sonra ya da önce yapılmış arazi kadastrosu sırasında taşınmazların ne gibi işleme tabi tutuldukları sorularak kadastro paftaları ile taşınmazlar hakkında tutulmuşsa kadastro tutanakları da getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve O.. B.. ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yer üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu kayıtları değişebilir sınırları içerdiğinden, yöntemince zemine uygulanıp, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamları belirlenmeli; asıl taşınmazların kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmeli; eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılan yerler yönünden tapu kayıtlarının 4785 sayılı Kanun karşısında hukukî kıymeti bulunmadığı gözönünde bulundurulmalı, eski tarihli belgelerde ormann olmayan yerler yönünden tapu kayıtları uyduğu takdirde bu tür yerlerin orman içi açıklığı kabul edilemeyeceği gözetilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/06/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.