Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6446 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 2578 - Esas Yıl 2011





Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacılar, 25.05.2010 tarihli dilekçeleri ile tapu sicilinde 697 parsel numarası ile adlarına kayıtlı olan taşınmazın, Y... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.10.2008 tarih 2008/136-411 sayılı kararı ile kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde bulunması nedeni ile tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini bildirerek taşınmazın ellerinden çıkması nedeni ile uğradıkları 280.000.-TL maddi ve 10.000.-TL manevi zararın iptal kararının kesinleştiği tarih olan 20.07.2009 tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödenmesi talebi ile dava açmışlardır. Mahkemece A... Z... adına olan tapunun iptal edilmesinde Hazinenin bir kusurunun ve ihmalinin olduğunun hesaplanamadığı, meydana gelen zararla Maliye Hazinesi arasında illiyet bağının bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava tapu sicilinin tutulmasından dolayı uğranan zararın Medeni Yasa'nın 1007. maddesi gereğince ödetilmesi istemine ilişkindir.Dosya içeriğinden, taşınmazın yörede 1958 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak İsmail Doğan adına tespit edildiği ve tutanağın itirazsız kesinleştiği; davacının 25.6.2004 günü taşınmazı satın aldığı ve 697 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının orman olduğu gerekçesiyle iptal edildiği anlaşılmaktadır.Tapuya güven ilkesinin doğal sonucu olarak, Tapu Sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Medeni Yasa'nın 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zamanaşımı süreleri içinde zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, Medeni Yasa'nın 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (ayni) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir.O halde, çekişmeli parselin belediye mücavir alanı içinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetleri, telefon ve elektrik gibi hizmetlerden yararlanıp yararlanmadığı, 1/5000 ve 1/1000'lik planlarının bulunup bulunmadığı, var ise bu planlarda ne şekilde nitelendirildiği ilgili yönetimlerden sorulmalı ilgili haritalar ve kararlar getirtilerek dosya eklenmeli, dava konusu taşınmazlara emsal teşkil edecek nitelikteki komşu yada yakın taşınmazların tapu sicilinde yapılan satışları ve bu taşınmazlarla ilgili harici satışlar ile kiralamalara ilişkin belge ve sözleşmeler, vergi değerleri, ecrimisil değerleri, satış bedelleri, vergi idaresi, noter, yerel tapu idaresi ve ilgili diğer kurumlardan araştırılmalı, daha sonra mülk bilirkişisi, inşaat mühendisi ve ziraat uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulu vasıtasıyla yapılacak keşifte, çekişmeli taşınmazın çevresi, toprak yapısı bitki örtüsü, üzerindeki muhdesat ve tesisler dikkate alınarak, emsalleri ile kıyaslama yapılmak suretiyle, zemin, muhdesat ve tesis değerlerinin, çekişmeli taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescil kararının kesinleştiği tarihteki ve dava tarihindeki rayiç değerleri saptanmalı, kararın kesinleştiği tarihteki rayiç değeri ile taşınmazın bu tarihe kadar olan kullanım şekline ve objektif ölçülere uygun olarak, davacı tarafın taşınmazdan sağladığı yararların ekonomik değeri, başka deyişle makul indirim miktarı hesaplattırılmalı, bilirkişilere bilimsel verileri içeren müşterek imzalı rapor düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz taleplerinin kabulü ile temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 26/05/2011 günü oybirliğiyle karar verildi.