Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 6398 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3480 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Tavşanlı 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/11/2013NUMARASI : 2013/444-2013/747Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RYörede 1992 yılında yapılan kadastro sırasında çekişmeli B. Köyü 155 ada 59 parsel sayılı 2476 m2; 155 ada 60 parsel sayılı 274 m2 ve 155 ada 61 parsel sayılı 380 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, 2/B alanında kalmaları nedeniyle tarla niteliğiyle Hazine adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir.Davacı Orman Yönetimi, sulh hukuk mahkemesinde açmış olduğu davada çekişmeli taşınmazların gerek bitki örtüsü, gerekse toprak yapısı itibarıyla orman niteliğinde olduğunu; bu yerde 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince güncelleme ve teknik mevzuata göre fennî hataların düzeltilmesi yolunda çalışmalar yapıldığını, çalışma sırasında yerin 2/B alanında bırakıldığını ileri sürerek, işlemin iptaliyle orman niteliğinde Hazine adına tapuya tescilini istemiştir. Sulh hukuk mahkemesince 6100 sayılı Kanun gereğince mülkiyete ilişkin davaların taşınmazın değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği; ancak, özel kanunlarında yetki verilmesi halinde bu tür davaların sulh hukuk mahkemesinde görülmesi mümkün ise de bu tür bir yetkinin yalnızca Kadastro Kanununun 41. maddesinde yer aldığı, somut olayda; uyuşmazlığın Kadastro Kanununun 41. maddesi değil, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek4. maddeden kaynaklandığı gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş; Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesince onanmış ve dava asliye hukuk mahkemesine aktarılmıştır.Asliye hukuk mahkemesince; 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinin 6. fıkrası hükmü karşısında davanın idarî yollarla başvuru yapılarak halli mümkün bir konuda açıldığı, davacının bu konuda başvuru yaptığı, ancak, sonucunu beklemeksizin dava açtığı, idarî başvuru neticesinde elde edilmesi istenen sonucun elde edilememesi halinde dava açma yoluna gidilmesinin gerektiği, bu nedenle, dava açılmasında hukukî yararın olmadığı gerekçesi ile davanın (dava şartı) hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1979 yılında seri bazda orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulamaları yapılmış, sonuçları 10/09/1979 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir.Mahkemece verilen karar yerinde değildir. Şöyle ki; mahkemenin gerekçesinde de belirtildiği üzere 6831 sayılı Kanunun 11/5 ve 6. fıkralarında “ Bu Kanunun;a) 20.6.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi,b) 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5.6.1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi,Uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan, ancak, fiilen orman olduğu Orman Genel Müdürlüğünce tesbit edilen yerler, talep üzerine Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilir. Tahsisi yapılan bu yerler, Hazine adına tapuya orman vasfıyla tescil edilir.” hükmü yer almaktadır. Davacı Orman Yönetimi tarafından açılan dava taşınmazın mülkiyetine değil, niteliğine ilişkindir. Taşınmazın kesinleşen 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığı ve halen de eylemli biçimde orman olduğu ileri sürülmektedir. Orman Yönetimi bu tür yerlerin Hazineden idarî yolla orman olarak tahsisini talep edebileceği gibi, bu yolda dava açma hakkına da sahiptir.İdarî yoldan tahsisinin istenebiliyor olması dava açma hakkının bulunmadığı anlamını taşımaz. Somut olayda, Orman Yönetimi tarafından eylemli orman olduğu ileri sürülen yerin orman niteliğinde Hazine adına tapuya tescili yolunda dava açılmış bulunmaktadır.Bu nedenle, mahkemece, Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek orman mühendisi ve harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle keşif yapılarak kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde, dışında ya da 2/B alanında kalan bölümleri belirlenmeli, çekişmeli yerle ilgili olarak yapılan 2/B uygulaması ve 5831 sayılı Kanunla 3402 sayılı Kanuna eklenen ek 4. madde gereğince yapılan çalışmaların yerindeliği denetlenmeli, taşınmazın eylemli biçimde orman olup olmadığı belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/06/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.