Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6141 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 1629 - Esas Yıl 2005





DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Yönetimler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR : Davacı Remzi, 09.01.2004 tarihinde genel arazi kadastrosunda orman niteliğiyle Hazine adına tesbiti kesinleşen K Köyü 128 ada 430 parsel sayılı 3574 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kendisine ait olduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğu iddiasıyla tapu kaydının iptali ve adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli parselin tapu kaydının iptali ve davacı gerçek kişi adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Yönetimler tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptal ve tescile ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp dava tarihi itibariyle kesinleşmiştir. Mahkemece; kesinleşmiş orman kadastro haritasının eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planının uygulamasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlendiği, davacı yararına tesbit gününe kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki; hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporu ve rapora ekli orman sınır hattına irtibatlı krokisi ile çekişmeli parselin 3402 Sayılı Yasanın 4. madde hükümlerine göre yapılan tesbitin orman kadastrosunda 247 ila 248 numaralı orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattının Güneyinde orman olarak sınırlandırıldığı bildirildiği halde, raporun sonuç kısmında taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmış, mahkemece bilirkişinin teknik bulgusuna değil, hukuki görüşüne değer verilmiştir. Hakim, bilirkişinin hukuki saptaması ile bağlı olmayıp, teknik görüşünü serbestçe takdir eder. Orman kadastrosunun kesinleştiği hallerde, bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve hukuki niteliği, orman kadastro tutanak ve haritalarının uygulanması suretiyle belirlenir. 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosunun sonuçları açısından, 6831 Sayılı Yasanın 7 ila 11. maddeleri gereğince yapılan orman kadastrosundan teknik ve hukuki olarak hiçbir fark yoktur. Fark, sadece sonuçlarının ilanı yönünden olup, 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosuna ilişkin tutanaklar ve haritası işin bitimi ile Kadastro Müdürlüğüne verilip arazi kadastrosuna ilişkin tutanaklar ile birlikte 30 günlük aski ilanına tabi tutulur. İlanın bitimi ile arazi kadastrosu ile birlikte orman kadastrosu da kesinleşir. 30 günlük bu süre hak düşürücü süredir. 3373 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesi gereğince tapu sahibi gerçek ve tüzel kişilere 10 yıl içinde orman kadastrosuna itiraz davası açma hakkı tanınmıştır. Somut olayda; davacı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanıp tapuya dayanmadığı gibi tutunduğu vergi kaydı kendisine 10 yıllık süre içinde dava açma hakkı vermez. O halde; kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı saptanan taşınmaza ilişkin zilyetliğe dayalı olarak yapılan tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Yönetimlerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran Orman Yönetimine iadesine 12/05/2005 günü oybirliğiyle karar verildi.