Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6132 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 28 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... ve ... vekili, 23/09/2010 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin ... ilçesi, ..... sınırlarında bulunan tapulu bir kısım taşınmazlarının 2010 yılında yapılan kadastro tespitleri sırasında kısmen orman; kısmen de kıyı kenar çizgisi sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tespit harici bırakıldığını, yapılan işlemin hukuka uygun olmadığını, dava konusu yerlerin dava dışı 383 sayılı parsele de revizyon gören Temmuz 336 tarih 29, 30, 31, 32 ve 33; Kasım 1949 tarih 12, 13, 16, 17 ve 18 sıra numaralı tapu kayıtları kapsamında kaldığını belirterek, taşınmazların davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ...'in 01/10/2012 tarihli dilekçe ile davadan feragat etmesi üzerine, ... yönünden dosya tefrik edilmiş, mahkemece, davacı tarafından eksik olan keşif gider avansının 2 haftalık kesin süre içinde yatırılmamış olması nedeniyle davanın HMK'nın 120/2, 114/1-g ve 115/2'nci maddeleri uyarınca usûlden reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapulama harici yerin Medenî Kanunun 713. maddesine göre tescili istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1967 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 1980 yılında 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması, 1992 yılında 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması vardır. Dava 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) döneminde 23.09.2010 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle gider avansı alınmasına yönelik bir düzenleme mevcut olmayıp; 01.10.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 114/g maddesinde gider avansı dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 448. maddesinde; “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” Aynı Kanunun 450. maddesinde; “(1) 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır.” düzenlemesi mevcuttur. Anılan düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere 6100 sayılı HMK hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal yürürlüğe girecektir.Kanun açıkça bir istisna getirmediğine göre, dava şartı olarak düzenlenen gider avansının alınması kuralının 1086 sayılı HUMK döneminde açılan derdest davalarda da uygulanması gerekecektir. Dava şartları, davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2. maddesindeki; “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usûlden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usûlden reddeder” hükmü gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise, hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usûlden reddedilmelidir.HMK'nın 120. maddesinde gider avansı düzenlenmiştir. Buna göre; “Davacı, yargılama harçları ile her yıl ... Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir”. 30.09.2011 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 1. maddesinde tarifenin amacının dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemek olduğu açıklanmıştır. Tarifenin 6. maddesinde; “Bu Tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120. maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirilir.” düzenlemesi getirilmiştir.Anılan düzenlemelerden ve dava şartı müessesesinden gider avansının davanın açılması sırasında alınmasının şart olmadığı, mahkemenin sonradan bu eksikliği kesin süre vererek ikmal ettirebileceği anlaşılmaktadır. Buradan hareketle 1086 sayılı HUMK döneminde açılmış olsa da, istisnai hüküm bulunmaması nedeniyle davanın her aşamasında aranan gider avansı dava şartının HMK 114/g, 115/2 ve 120 maddeleri gereği gözetilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Davanın açıldığı tarihte eksik veya hiç gider alınmamış olsa bile gider avansı dava şartı olmakla hüküm verilinceye kadar ikmal ettirilebilir. İster gider avansı isterse tamamlama avansı olarak tanımlansın ikmal edilmesi gereken paranın hukuk yargılamasındaki nitelemesi dava şartı olarak gösterilen gider avansıdır. Gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde dava usûlden reddedilecektir.Kanunun 324. maddesinde delil ikamesi avansı, 325. maddesinde ise re'sen yapılması gereken işlemlerdeki giderler düzenlenmiştir.HMK'nın 324. maddesi hükmü gereğince; “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır”HMK'nın 325. maddesine göre ise; “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından re'sen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir”. HMK'nın 120. maddesindeki gider avansı ile ilgili düzenlemenin 324. maddesindeki delil ikamesi için avans kuralı ile birlikte değerlendirilmesi ve dava şartı olan gider avansının delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderleri için dikkate alınması gerekir. Dolayısı ile delil ikamesi için alınacak avans ile dava şartı olan gider avansının birbirinden ayrılması, delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması zorunludur. Tanık dinlenmesi, bilirkişi raporu alınması ve keşif gideri gibi delil ikamesine yönelik giderlerin gider avansı içinde değerlendirilmesi olanağı HMK’nın 324. maddesi düzenlemesi karşısında yoktur. Ayrıca delil ikamesi avansının da ispat külfetine göre taraflara yükletilmesi veya paylaştırılması gerekir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere dava şartı olarak öngörülen müessesenin davanın reddine yol açması nedeniyle, mahkemece gider avansı ile delillerin ikamesine yönelik avans ayrılmalı, bunların nelerden ibaret olduğu net olarak belirlemeli ve taraflara da hem gider avansının hem de delil ikamesi avansının hukukî sonuçları konusunda uyarı yapılmalıdır. Somut olayda, mahkeme eksik gider avansı olan 568.-TL’nin yatırılması hususunda davacıya iki haftalık kesin süre vermiş ve bu yönde çıkarılan muhtıra 24.02.2011 günü davacıya tebliğ edilmiş ise de, yukarda açıklandığı gibi gider avansı ve delil ikamesi avansının hukukî sonuçları ayrı ayrı açıklanmamış, ayrı ayrı kalemler halinde dökümü yapılmamış, delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması halinde davanın dava şartı yokluğu ile reddine karar verilemeyeceği, belirtilen süre içinde delil avansı gideri yatırılmadığı takdirde ise dayanılan delilden vazgeçilmiş sayılacağı düşünülmemiş, 26.02.2014 günlü celse davacı gelmediği ve davalı ve .... Yönetimi vekilleri davayı kendilerinin takip edeceğini bildirdikleri halde, HMK'nın 325. maddesi gereğince avanstan davalıların da sorumlu olup olmayacağı düşünülmemiştir. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince yazılı şekilde uygulama yapılmadan soyut kesin süre verilerek dava şartı noksanlığından davanın reddine karar verilmiş olması hatalı olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 22/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.