MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RYörede 2011 yılında yapılan kadastro sırasında .... köyü 117 ada 1 parsel sayılı 1.228.949,40 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman vasfı ile .... ....si adına tespit ve tescil edilmiştir.Davacı 28/03/2013 havale tarihli dilekçesinde özetle, ..... ili, Merkez ilçesi, .... köyü 142 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit gördüğünü, bu taşınmazın kendisine babasından intikal ettiğini ve kadimden beri zilyetliği ve tasarrufunun kendilerine ait olduğunu belirterek davalı adına tescil edilen tapu kaydının iptali ile kendi adına tespit ve tescilini talep ve dava etmiştir. Daha sonra 19/12/2013 havale tarihli dilekçesinde ise; sehven dava dilekçesine 142 ada 1 ve 2 parsel yazdıklarını, ancak kendilerine ait olan taşınmazların 117 ada 1 nolu parsel olduğunu belirterek davanın ..... ili, Merkez ilçesi, .... köyü 117 ada 1 parsel üzerinden yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; dava konusu 117 ada 1 parsel sayılı taşınmazı, kadastro çalışmalarının kesinleştiği tarihten önce en az 20 yıl süreyle davasız ve aralıksız olarak malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurması gerektiği, ancak davacının son 20-25 yıldır malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğe dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 2011 yılında 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre kadastro sınırlaması yapılmış olup dava konusu 117 ada 1 nolu parsel orman vasfıyla adına tespit ve tescil edilmiş ve kesinleşmiştir.Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın sınırında 103 ada 11 parsel sayılı mera arazisinin bulunduğu, ancak bu doğrultuda dosya kapsamında herhangi bir mera araştırılması yapılmadığı, mahalli bilirkişiler tarafından 20 senedir üzerindeki otlar biçilerek kullanıldığı daha öncesinde ise buranın tarla olarak ekilip biçildiğini beyan ettiği, ziraat bilirkişi raporunda ise taşınmazın tahminen 10-15 yıldır ekilmediği, fakat tarla vasfını halen kaybetmediğinin bildirildiği, tarım arazisinin 1617 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Öntedbirler Kanunu 2. maddesi "Üzerinde ekim, dikim, bakım, yetiştirme yapılabilen veya orman hariç doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki veya hayvan üretimine elverişli olan veya ıslâh (Amelioration) suretiyle üretime elverişli hale getirilen araziye, tarım arazisi denir." şeklinde tanımlandığı, otun biçilerek yararlanılmasının anılan madde gereğince taşınmazı tarım arazisi vasfına soktuğu, bu hususun mahkemece gözönüne alınmadığı, ve taşınmaza ilişkin imar ve ihya ile zilyetlik hususlarının, somut olgulara dayalı olarak araştırılmadığı ve belirlenmediği anlaşılmıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.Bu nedenlerle; mahkemece yöntemine uygun biçimde mera araştırması yapılmalı, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı ....nden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı Mülki Amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve bu yönetimsel işlemler kesinleşmiş ise mera tahsis haritası ve eki belgeler eksiksiz olarak yerinden getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve uzman bilirkişi, tapu fen memuru ve uzman bir ziraatçi bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri çeliştiği takdirde çelişki duraksamasız giderilmeli, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişiler aracılığıyla taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, çevre ve komşu taşınmazın toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına geçirilmeli, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tespit tutanakları içeriğine göre tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmadığı dikkate alınarak tutanakları içeriğinde vurgulanan maddî ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları tespitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, özellikle uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişilerden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazın niteliğini belirtmeye elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek taşınmazın komşu parsel kayıtlarından da yararlanılarak toplanacak deliller çerçevesinde bir karar verileceği düşünülmelidir.Çekişmeli taşınmazın yukarıda açıklanan yöntemlerle yapılacak araştırma sonucu, mera olmadığı belirlendiği takdirde; bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanıklar, taşınmaz başında dinlenmeli; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı ve toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, 1617 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Öntedbirler Kanunu da gözününe alınarak ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ...'ın temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/06/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.