MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R2008 yılında yapılan kadastro sırasında .. ... 125 ada 29 parsel sayılı 37994,82 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle davalı adına tespit edilmiş, itirazsız tapuya kaydedilmiştir.Davacı , taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığı ve orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.Mahkemece, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 125 ada 29 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafından harç ve vekâlet ücretine yönelik ve davalı ... tarafından usûl ve esasa yönelik temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.1) Davacı 'nin harç ve vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazları yönünden;19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri içinde uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmeyerek hüküm kurulmuş olduğuna göre davacı Hazinenin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2) Davalı kişinin temyiz itirazına gelince: Mahkemece, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki;Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş ise de eski tarihli memleket haritasınının dayanağı hava fotografının dava dosyasının getirtilerek incelenmediğinden, söz konusu raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz. Bu nedenle; mahkemece, en eski tarihli memleket haritası, dayanağı hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, halen .... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ : 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının REDDİNE,2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davalı kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/06/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.