MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ve ..... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği .... köyü .... Yolu mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Davalı davanın reddi ile çekişmeli taşınmazın Medenî Kanunun 713/6. maddesi uyarınca adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı çekişmeli taşınmazın ormanla ilgisi olmadığından husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; davanın, fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle işaretli bölüm yönünden kabulüne; 05/06/2014 tarihli rapor ve eki krokide (A) harfiyle işaretli 5056,08 m² yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (B) ve (C) harfleriyle işaretli bölümler yönünden feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, aynı raporda yeşil renkli kalem ile çizili bölüm davacı üzerinde kayıtlı bulunduğundan hukukî yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar ve ..... Yönetimi tarafından (A) harfiyle işaretli bölüm yönünden temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 21/09/1989 tarihinde askı ilânı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.Dava, 4721 sayılı TMK'nın 713. ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil istemine ilişkindir. Bu tür davalarda mahkemece, dava konusunun TMK'nın 713/4. maddesi uyarınca ilân edilmesi zorunludur. Ne var ki, mahkemece, dava konusu ilân edilmemiştir. Ayrıca, hükme dayanak alınan fen bilirkişi raporuna ekli krokide çekişmeli taşınmazın doğusunda 449 sayılı parsel; batısında dere, kuzeyinde 450, 451 ve 448 sayılı parseler; güneyinde 442 ve 443 sayılı parsellere komşu olarak gösterilmiş, kadastro müdürlüğünden getirtilen kadastro paftasında ise çekişmeli taşınamzın doğsunda yol, batısında 447 ve 448 sayılı parsel, kuzeyinde 448, 450 ve 361 sayılı parseller, güneyinde 447 sayılı parsele ve yola komşu olduğu görülmektedir. Çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumu ile fen bilirkişi raporundaki konumu çelişkili olup, bu çelişki, fen bilirkişisine açıklatılmadığı gibi çekişmeli taşınmazın 1975 yılında yapılan tapulamada neden tescil harici bırakıldaığı kesin olarak belirlenmiştir. Yine, hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporu ekindeki memleket haritası, orman tahdit haritası aplikesinde ise sadece çekişmeli taşınmazın gösterilmiş olması nedeniyle denetlenememektedir. Bunlardan ayrı; dava tescil davası olduğu halde, dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp taşınmazın niteliği ile konumu ve o tarihlerde tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı saptanmamış, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazlara yönelik aynı şekilde açılıp kesinleşen veyahut halen derdest olan tescil davası bulunup bulunmadığı araştırılmadığı gibi, komşu kadastral parsellerin tapu kaydı, kadastro tutanak örneği ve dayanak belgeleri getirtilip keşifte uygulanmamıştır.Bu nedenle, mahkemece; öncelikle, TMK'nın 713. maddesi uyarınca gerekli ilânlar yapılmalı, daha sonra yöreye ait orijinal kadastro paftası getirtilerek dava konusu taşınmazın genel arazi kadastrosunda neden tescil harici bırakıldığı araştırılmalı, komşu parsellere ait kadastro tesbit tutanakları ve dayanak belgeleri ile orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği, yine, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile, davanın açıldığı tarihten 15-20 yıl önce ait hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarına dayanılarak üretilen memleket haritaları, bulunduğu yerlerden getirtilmeli, yörede imar uygulaması yapılıp yapılmadığı sorulmalı, yapılmış ise çekişmeli taşınmazın olduğu yere ne gibi bir işlem yapıldığı, imar planı içine alınmışsa hangi tarihte alındığı, imar planı kapsamına alınma tarihine kadar davacı yararına 20 yıllık zilyetlik süresinin dolup dolmadığı belirlenmeli, bütün belgeler getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi, bir ziraat ve üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren ..... Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “..... sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ..... Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve açıklayıcı kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir. Çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında ve zilyetlikle kazanılabilcek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda getirtilen diğer belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli; eski ve yeni tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemiş ise dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak ve klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazın kesin ve gerçek eğimini gösterir rapor alınmalı; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli; yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları, taşınmazın imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalıdır.Ayrıca; 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri dikkate alınarak yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar ve ..... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile (A) harfiyle işaretli bölüm yönünden hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/06/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.