Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 59 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5765 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında ...lçesi,... Köyü 1349 ada 5 parsel sayılı 0016.86 m² yüzölçümündeki taşınmaz, bahçe niteliği ile 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 25 yıldan beri İsa oğlu ...'nin kullanımında olduğu belirtilerek Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı ..., kadastro çalışmalarında taşınmazın 600 m² olması gerekirken 0016.86 m² olarak ölçüldüğünü iddia ederek, tesbitin iptali ile yanlışlığın düzeltilmesi talebiyle itiraz etmiştir. Mahkmece davanın reddi ile dava konusu 1349 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi tesciline, beyanlar hanesinin aynen bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi ile 1990 yılında ilân edilerek kesinleşmiş 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulama çalışması bulunmaktadır. Mahkemece verilen karar, usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, kadastro mahkemesinin görevi, kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için söz konusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin 4. fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin yetkisi, kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili iddiaların (davaların) genel mahkemede görülmesi gerekir. Tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevi sona erer. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi de zorunludur. Somut olayda, yörede 3402 sayılı Kanunun (5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen) Ek 4. maddesi gereğince yapılan kulanım kadastrosu sırasında davacının dava ettiği taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmediği, mahkemece mahallinde yapılan keşif ve uygulama ile belirlenmiştir. Bu durumda, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esası hakkında karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ...'nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, alınan harcın istek halinde iadesine 22/01/2013 günü oybirliğiyle karar verildi.