Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5877 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7788 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Beykoz 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/03/2014NUMARASI : 2012/547 - 2014/130Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 11.03.2014 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.04.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar vekili Av. P. A. geldi, diğer taraftan Hazine vekili Av. G. Ş. ve Orman Yönetimi Av. I. H. S. geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında Beykoz Ç.. (R.) köyü .. parsel sayılı 193.875 m² yüzölçümündeki taşınmaz, T.Sani (Kasım) 1930 tarih 2 numaralı tapu kaydı revizyon gösterilerek A. C. adına 1971 yılında tespit edilmiştir. Orman Yönetimi taşınmazın orman, köy tüzel kişiliğinin de, köy orta malı olduğu konusundaki itirazları komisyonca kısmen kabul edilerek, komisyon kararına ek krokide 5698.75 m² ve 2000 m² olarak gösterilen bölümlerin ifrazı ile orman olarak tapulama dışı bırakılmasına, ancak orman tahdit haritası dışında kaldığı halde tapulama sırasında tespit tutanağı düzenlenmeyerek orman sayılan yer olarak tespit harici bırakılan bir bölüm yerin 2526 sayılı parsele ilavesi ile bu parselin 350.048 m² yüzölçümü ile tesbit maliki M. Ahmet Celaloğlu adına tesbitine karar verilmiştir. Komisyon kararının iptali konusunda Orman Yönetimi ve köy tüzel kişiliğinin aynı iddia ile ayrı ayrı açtıkları 1973/205 ve 1973/213 sayılı dosyaların birleştirilmesinden sonra 27.04.1988 tarihinde verilen karar 16. Hukuk Dairesinin 11.06.1991 gün ve 1990/17473-8965 sayılı kararı ile bozulmuş, bozma kararına uyularak kadastro mahkemesince verilen ikinci karar 20. Hukuk Dairesinin 13.03.1997 gün ve 1996/1677-2918 sayılı kararı ile 2526 sayılı parsel hakkındaki hüküm araştırmaya yönelik olarak, tespit tutanağı düzenlenmeyerek orman olarak tespit harici bırakılan, ancak 08.10.1973 gün ve 143 sayılı Tapulama Komisyon kararı ile 2526 sayılı parsele ilave edilen bilirkişi krokisinde (B) harfi ile işaretli 2963 m², (C) harfi ile işaretli 56.418 m² ve (D) harfi ile işaretli 48.136 m² bölümler hakkındaki hükümde görevsizlik kararı verilmesine işaretle bozulmuştur.Kadastro Mahkemesince bozma kararına uyulduktan sonra 21.11.2000 gün ve 1997/8-39 sayılı kararla orman olması nedeniyle tespit tutanağı düzenlenmeyen (B) harfi ile işaretli 2963 m², (C) harfi ile işaretli 56814 m² ve (D) harfi ile işaretli 48.136 m²'lik toplam 107.913 m² olan bölümler yönünden görevsizliğe, köy tüzel kişiliğinin 2526 sayılı parsel hakkındaki davasının reddine, Orman Yönetiminin davasının kısmen kabulüne, 2526 sayılı parselin gerçek yüzölçümü 193.875 m² olmayıp 177.266 m² olduğundan 29.06.2000 tarihli bilirkişi krokisinde orman tahdidi içinde kalan (A) harfi ile işaretli 7005 m² bölümün 2526 sayılı parselden ifrazına ve orman niteliği ile Hazine adına tesciline, kalan 170.261 m² bölümün de dava konusu parselerevizyon gören Kasım 1930 tarih 2 nolu tapuyu Nisan 1979 tarih 1 nolu tapu kaydı ile 3402 sayılı Kanunun 40. maddesi hükmüne göre satın alan müdahil davacılar Mehmet Albüs Pisak (2/4 pay), Hatice Canan Gökçek (Pak) (1/4 pay), F.. P.. (1/4 pay) adlarına tesciline dair verilen kararın, müdahil davacı gerçek kişiler ile Orman Yönetiminin temyizi üzerine, Dairenin 21.10.2000 gün ve 2000/7766 - 8233 sayılı kararı ile onanıp, 16/08/2003 tarihinde kesinleşmesinden sonra müdahil davacılar vekilinin başvurusu üzerine dava dosyası asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir. Müdahil davacılar vekilinin 13.04.2004 günlü dilekçesiyle 2526 sayılı parselin tespitine esas alınan Haziran 1930 tarih 2 (Nisan 1981 tarih 1 ve Eylül 1981-1) numaralı tapu kaydı kapsamında kalan ancak, tapulama tespit tutanağı düzenlenmeyerek orman olarak tesbit harici bırakan bilirkişi krokisinde (B), (C) ve (D) harfleri ile işaretli toplam yüzölçümü 107.913 m² olan dava konusu taşınmazın payları oranında müdahil davacılar adına tescilinin istenmesi üzerine, asliye hukuk mahkemesince hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın kadastro mahkemesinin 1997/8 sayılı dava dosyası ve bu dosya içindeki bilirkişi raporları esas alınarak, bilirkişiler tarafından düzenlenen 29.06.2000 tarihli raporda (B) harfi ile işaretli 2963 m², (C) harfi ile işaretli 56.814 m² ve (D) harfi ile işaretli 48136 m²’lik kısım olmak üzere toplam 107913 m² yüzölçümlü taşınmazın 1/4'erden 2/4 payının Hatice Canan Pak Tümay ve F.. P.. 2/4 payının da İ.. P.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davacı Orman Yönetimi ile müdahil davacı Hazine tarafından temyiz edilmiş ve 20. Hukuk Dairesinin 26.10.2007 gün 2007/1235 - 2007/13040 sayılı kararıyla kadastro mahkemesinin 1997/8-2000/39 sayılı kararında görevsizlik kararı dışında kurulan hüküm karar düzeltmeye tâbi olduğundan bu husus müdahil davacılar lehine değerlendirilerek hükmün bütün halinde karar düzeltme süresi geçtikten sonra, karar düzeltme süresinin bittiği 16.08.2003 tarihinde kesinleştiği ve 10 günlük başvuru süresinin bu tarihten itibaren başlayacağı kabul edilerek davalı ve müdahil davacıların 26.08.2003 tarihine kadar görevli ve yetkili Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak davacı ve karşı davalı Orman Yönetimi ve Hazineye tebligat yaptırmaları gerekirken, HUMK’nın 193. maddesinde belirtilen 10 günlük başvuru süresi geçirildikten sonra davalılar ve müdahil davacılar vekili Av. M.. K.. tarafından 26.09.2003 tarihinde dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi için dilekçe verilmiştir. Hakkında görevsizlik kararı verilen dava asliye hukuk mahkemesinde adli tatilde görülmeyecek bir dava ise ve görevli asliye hukuk mahkemesine başvurma süresi olan on günlük hak düşürücü sürenin bitmesi adli tatile rastlıyor ise süre yedi gün daha (yani 12 Eylül'e kadar ) uzamış sayılır (HUMK madde 176-177). Kadastro Mahkemesinin 21.11.2000 gün ve 1997/8-39 sayılı kararı 16.08.2003 tarihinde kesinleşir. On günlük başvuru süresi 26.08.2003 tarihinde yani adli tatil içinde bittiğinden ve tescil davaları da adli ara vermede bakılamayacak davalardan olduğundan asliye hukuk mahkemesine on günlük başvuru süresinin 12.09.2003 tarihinde sona erdiğinin kabulü gerekir. Davalı ve müdahil davacılar vekili Av. M.. K.. 26.09.2003 tarihinde dosyanın asliye mahkemesine gönderilmesi için kadastro mahkemesine dilekçe vermiştir. Bu on günlük süre hak düşürücü nitelikte olduğundan mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. O halde, davalı ve müdahil davacılar vekili Av. M.. K.. tarafından on günlük süre geçirildikten sonra dilekçe verilmiş olduğundan mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının usûl ve kanuna aykırı olduğu bildirilerek bozulmuş ve mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bunun üzerine davacılar vekili 02.07.2009 tarihli dava dilekçesiyle 2526 parsel sayılı taşınmazın kadastro mahkemesinin 1997/36-2000/39 sayılı kararıyla davacılar adına tescil edildiğini, Beykoz Kadastro Mahkemesinin bu kararı gereğince kesinleşmiş kararın ilişiğinde bulanan bilirkişi raporuna göre (B) harfi ile gösterilen 2963 m², (C) harfi ile gösterilen 56814 m² ve (D) harfi ile gösterilen 48136 m²'lik kısımların davacıların dayandığı T.Sani (Kasım) 1930 tarih 2 numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığını, ormanla ilişkisinin bulunmadığını, bu kısımlara yönelik kadastro tutanağı düzenlenmediğini bildirerek bu kısımların hisseleri oranında davacılar adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüyle 15.06.2010 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 2288,77 m², (C) ve (D) harfleriyle gösterilen 76692,21 m² ve (F) harfi ile gösterilen 893.01 m²'lik kısımlar olmak üzere toplam 79874,21 m²'lik kısmın ¼ hissesinin Hatice Canan Pak Tümay (İmregün) adına, 2/4 hissesinin İ.. P.. adına, ¼ hissesinin F.. P.. adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 23.01.2012 gün 2011/412-406 sayılı kararı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “...(C), (D) ve (E) harfleri ile işaretli bölümler yönünden bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkili olduğu, yörede orman kadastrosu 1939 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapıldığından, sınır dışında kalan taşınmazın orman olup olmadığı ve hukukî durumunun kesinleşmiş tahdit haritasının uygulanmasıyla çözümlenemeyeceğinden uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazın 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı, çekişmeli taşınmazların yeşil orman alanı içinde kalan kısımları tam olarak belirlenmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir." denilmiştir.Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydına dayanılarak açılan tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre 1939 yılında yapılan orman kadastrosu ile 1982 tarihinde yapılan aplikasyon işlemi bulunmaktadır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; yörede 3116 sayılı Kanuna göre 1939 yılında yapılan orman kadastrosu Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.10.1942 gün ve 1941/414-576 sayılı kararı ile iptal edilmiş, 6831 sayılı Kanuna göre 1978 yılında yapılan orman kadastro çalışmalarında ise bu iptal kararı ve Kumköy Devlet Ormanı sınırlarının belli olmaması ve 4785 sayılı Kanun ile Devletleştirilen bölümlerin belirlenmesi ve sınırlandırılması çalışması yapıldığı ve bu çalışma sonucunda Devlet ormanlarına ilişkin orman kadastro haritasının oluştuğu gözetilerek araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.Bu nedenle, Beykoz Kadastro Mahkemesinin 1997/8 E. - 2000/39 K. sayılı dosyası arasında ki bilirkişi raporları ve davacı tarafın dayandığı T.sani 1930 tarih 2 sıra sayılı tapu kaydının bu mahkeme kararı ile davalı taşınmazların bitişiğindeki 2526 parsel sayılı taşınmaza uygulandığı ve bu mahkemece hukukî kıymetini koruduğunun belirlendiği nazara alınarak, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, dayanılan tapu kaydının kapsamı belirlenmeli, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak 1978 yılında 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu uyarınca uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarındanyararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, taşınmazların dayanılan tapu kapsamında kaldığının belirlenmesi halinde, tapunun hukukî kıymetini koruması nedeniyle başkaca araştırmaya gerek kalmaksızın davanın kabulüne karar verilmeli, Şayet tapu kaydının kapsamı dışında kaldığının belirlenmesi halinde ise, dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve dava tarihinden 15-20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliği, konumu ve kullanım durumu belirlenmeli, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, usûl ve kanuna aykırı olan 11.03.2014 gün ve 2012/547-130 sayılı hükmün BOZULMASINA, temyiz duruşması nedeniyle davacılar yararına davalılar yasal hasım olduğu gerekçesiyle vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK'nın 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK'nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.