MAHKEMESİ : Marmaris 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/06/2013NUMARASI : 2011/116-2013/370Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Ş.. Y.. ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Ş.. Y.. vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ..... Beldesinde bulunan 4923,61 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, müvekkili davacı adına tescilli 1161 sayılı parselin doğal uzantısı olduğu, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre davacı adına tescilini istemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine ve fen bilirkişi raporunda gösterilen 3326,24 m² taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından taşınmazın niteilğine ve davacı vekili tarafından hükmün esasına ilişkin olarak temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 16.11.1966 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra dava 30.09.1977 tarihinde ilân edilerek kesinleşen, aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ve 03.06.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla ile değişik 2/B madde uygulaması vardır.Taşınmazın bulunduğu ....Köyünde genel arazi kadastrosu işlemi 1977 yılında yapılmış ve 03.03.1978 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.Mahkemece, dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17. maddesi uyarınca orman içi açıklık olduğundan zilyetlik suretiyle kazanılamayacağı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı gibi dava konusu taşınmaz orman içi açıklık niteliğinde de değildir. Şöyle ki, 6831 sayılı Kanunun 17. maddesi uyarınca bir taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde olabilmesi için dört tarafının orman ile çevrili olması gerekir. Oysa çekişmeli taşınmaz, asliye hukuk mahkemesinin 25.01.1977 gün ve 1976/58-6 sayılı kararı ile oluşan 24.01.1978 tarih ve 6 sıra sayılı tapu kaydı dayanak alınarak Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2007/188 E. - 2009/485 K. sayılı kararı ile tescil edilen 1161 parsel sayılı taşınmaz ile yola sınır bulunmaktadır. Bu nedenle, mahkemenin orman içi açıklık kabulü doğru değildir. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı, mera niteliğinde olup olmadığı, davacı yönünden 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlama araştırmasının aşılıp aşılmadığı araştırılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle, öncelikle 1161 sayılı parselin dayanak tapu kaydının oluşumuna esas asliye hukuk mahkemesinin 1976/58 E. - 1977/6 K. sayılı dosyası, imar planı ve kesinleşme tarihi, varsa tahsisli mera haritası ile arkeolojik veya doğal sit alanı haritası, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları ile kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritası bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/6/2005 tarihli ve 2005/9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHBÜY) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumunu, kesinleşmiş orman kadastrosu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalıdır. Yukarıda anlatılan şekilde yapılan inceleme ve araştırma sonucu dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu belirlendiği takdirde ise, öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak ve taşınmaz fotoğraf üzerinde gösterilerek dava dosyası içine konulmalı, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri nazara alınarak yapılması gerektiği düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda 5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesinin değişik ikinci fıkrası hükümleri gereğince belirleme yapılmak suretiyle ziraat mühendisinden rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.Kabule göre, HMK 26. maddesi uyarınca hâkimin, taleple bağlı olduğu gözönünde bulundurulmadan ve Orman Yönetimi tarafından açılmış bir dava veya usûlüne uygun bir katılım olmadığı ile Hazinenin de Medeni Kanununun 713/6. maddesi uyarınca tescil talebi bulunmadığı halde, davanın reddi ile yetinilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere çekişmeli taşınmazın orman olarak tesciline karar verilmesi de doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Ş.. Y.. ve davalı Hazine vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı Ş.. Y..'a iadesine 27/05/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.