Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5712 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 1797 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Orman Yönetimi vekili ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ..... Köyü Gerendere mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişinin krokili raporunda (A) ile gösterilen 14.500 m2 ve (C) ile gösterilen 400 m2 yüzölçümündeki taşınmazların davacı .... ..... adına tesciline, (B) ile gösterilen 1100 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi vekili ve Hazine tarafından (A) ve (C) ile işaretli taşınmazlar yönünden temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 18.07.1998 tarihinde ilanı yapılıp orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi ise 1954 yılında yapılmış ve sonuçları 15.01.1955-13.02.1955 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. İncelenen dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1953 yılında yapılarak kesinleşmiş olup, davaya konu taşınmaz orman niteliğinde çalılık olması nedeniyle tapulama harici bırakılmış olduğundan, Medeni Yasanın 713. maddesi ve 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, orman kadastro işleminin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Dava konusu taşınmazın tespit olması nedeniyle tespit dışı bırakılarak orman olduğu belirlendiğine göre, taşınmazın orman olmadığı hususu, ancak yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilebilir. Bu durumda, tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas teşkil edecektir. Başka bir anlatımla, yörede yapılacak orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar, taşınmaz orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdüreceğinden daha önceki tarihlerdeki zilyetliğe değer verilemeyecektir. Yargıtay H.G.K.nun 24.10.2001 gün, 2001/8-464/751 sayılı kararı ile H.G.K.nun 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, genel arazi kadastrosu sırasında orman vasfında çalılık olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın öncesinin orman olduğunun kabulü ile daha sonraki tarihte yapılacak orman kadastrosunda tespit harici bırakılmasından dava tarihine kadar yirmi yıllık zilyetlikle kazanma süresinin gerçekleşmediği durumda davanın reddinin gerekeceği hükme bağlanmıştır. Davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman kadastrosu 18.07.1998 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğine göre, orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılma tarihinden dava açma tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığından davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. Açıklanan nedenlerle; (A ve C) işaretli bölümlere de yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran Orman Yönetimine iadesine 02/05/2005 günü oybirliğiyle karar verildi.