Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5529 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6117 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 19.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi bir kısım davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.06.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı ...... Yönetimi vekili Av. .... ile davalılar ... ve ... vekili Av. ..., .... ve arkadaşları vekili Av. ... .... ve ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ...... Yönetimi vekili, 19.12.2012 hâkim havale tarihli dilekçe ile, .... sayısında 25750 m² yüzölçümü ve tarla niteliğinde paylı olarak davalılar ve bir kısım davalı murisleri adına tescilli bulunan taşınmazın, kısmen kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla orman sınırı içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptali ile orman niteliğinde ...... adına tescilini istemiştir. Davalılar vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.Yargılama sırasında, tapu maliklerinden ... mirasçılarından ...'a husumet yaygınlaştırılmış, ayrıca yörede 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde yapılan çalışma sonucunda, dava konusu 491 parsel sayılı taşınmaz 125 ada 51 parsel sayısında 25373,06 m² yüzölçümüyle davalılar adına tescil edilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, dava konusu 125 ada 51 parsel sayılı taşınmazın, bilirkişi ..... tarafından düzenlenen 10.06.2014 tarihli rapor ve eki haritada (A) harfli 907,97 m² ve (B) harfli 22718,81 m² olarak gösterilen toplam 23626,78 m² bölümlerinin orman niteliğinde ...... adına tesciline, aynı haritada (C) harfli 1698,62 m² ve (D) harfli 47,66 m² ile gösterilen bölümlere ilişkin davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ...... Yönetimi vekili, davalılar ... mirasçıları vekili, davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşmiş orman kadastrosuna dayalı açılan tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde, 6831 sayılı Kanuna göre 1986 yılında yapılıp 26.02.1987 ilâ 26.11.1987 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen herhangi bir şekilde sınırlama dışı ormanların kadastrosu ile bu ormanlarda ve evvelce sınırlaması yapılmış ormanların tümünde 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu, 1977 yılında yapılıp sonuçları 25.12.1978 ilâ 24.01.1979 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiş dava konusu taşınmaz, belgesizden ....., ....., .... ve ...., .... ve ... adına tesbit ve tescil edilmiş, intikal ve satışlar sonucunda 26.09.1980 tarih 1605 yevmiye ile ..., ...., ... ve ... adlarına tescil edilmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilerek, bilirkişi raporlarına göre kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı belirtilen taşınmaz bölümlerine ilişkin tapu kaydının iptaline karar verilmiş ise de, dosya arasında yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, yörede 1987 yılında kesinleşen orman kadastrosu uyarınca orman sınırları belirlenmiş olmasına karşın, uygulamaya esas alınan bu orman kadastro tutanaklarından, yörede yapılan çalışmanın “Herhangi bir şekilde sınırlama dışı ormanların kadastrosu ile bu ormanlarda ve evvelce sınırlaması yapılmış ormanların tümünde 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması” olduğu şeklinde yapılan belirtmeden, yörede daha önce yapılıp kesinleşen orman kadastro çalışmalarının bulunduğu anlaşılmakta olup, mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadığı gibi, önce yapılan orman kadastrosu ile hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarında incelenen orman kadastro çalışmalarında çelişki olup olmadığı irdelenmemiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle, mahkemece, yörede yapılan tüm orman kadastrolarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örnekleri ilgili yerlerden getirtilerek önceki bilirkişiler dışında halen ... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren ...... Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “...... sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ...... Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. Kabule göre de; davacı ...... Yönetimi tarafından kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan bölüme ilişkin dava açıldığı ve orman kadastro sınırları içinde kalan bölümlerin davalı olduğu ve bu bölümlerin tapu kaydının iptaline karar verilmesi nedeniyle açılan davanın tam kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin bu kabule göre belirlenmesi doğru olmadığı gibi, dava tarihinden önce 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri uyarınca davalılar aleyhine vekâlet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmolunamayacağının gözetilmemesi usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ...... Yönetimi vekili, davalılar ... mirasçıları vekili, davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 125 ada 51 (eski 491) parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak kurulan hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davanın taraflarına karşılıklı olarak verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK'nın 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK'nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/06/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.