Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5514 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 467 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Karacabey 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 05/06/2014NUMARASI : 2012/234 - 2014/323Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve K.. B.. vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, 15.10.2012 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, sınırlarını bildirmiş olduğu Karacabey ilçesi, Kurşunlu köyünde bulunan yaklaşık 300,00 m2 miktarındaki tescil harici taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşulları yararına oluşan müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiş, yapılan yargılama neticesinde mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve K.. B.. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde arazi kadastrosu çalışmaları 1971 yılında yapılmış olup, 14.10.1971 tarihinde kesinleşmiş ve davalı taşınmaz tespit dışı bırakılmıştır. Orman kadastro çalışmaları ise 1975 yılında yapılmış olup 24.09.1975 tarihinde askı ilânına çıkarılarak 24.09.1976 tarihinde kesinleşmiştir. Ayrıca, sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve bu ormanlarla evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı Orman Kanununun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B maddesi uygulama çalışmaları da 07.10.1989 tarihinde kesinleşmiştir.Mahkemece, dava konusu taşınmazın arazi kadastrosu sırasında tescil harici bırakıldığı, devlet ormanı sınırları dışında ve 2/B maddesine konu edilen yerlerden olmayıp 4. sınıf tarım arazisi özellikleri taşıdığı, özel mülkiyete elverişli olduğu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının da davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve bilirkişi raporu eki tescile esas krokide (A) harfi ile işaretlenen 685,74 m2 alanın ev ve bahçesi niteliği ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın arazi kadastrosunda neden tespit harici bırakıldığı araştırılmamış, hükme dayanak alınan bilirkişi heyet raporunda dava konusu taşınmaz ile komşu kadastro parsellerinin hava fotoğrafı, memleket haritası, kadastro paftası ve orman kadastro haritası ile aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritasına göre konumu bu haritalar ile paftalar üzerinde gösterilmemiştir. Bu nedenlerle; mahkemece dava konusu taşınmazın ne sebeple tescil harici bırakıldığı ilgili yerlerden sorularak ve dava konusu taşınmazın kuzeyinde yer alan 183 parsel sayılı taşınmaz ile diğer komşu parsellerle birlikte çekişmeli taşınmazı geniş çevresi ile gösterir orjinal kadastro paftası, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile dava tarihinden 15- 20 yıl öncesine ait havafotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, komşu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadığı, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, satın aldığı kişiler ve murisleri yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri nazara alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.Kabule göre ise, davacı tarafından 300 m2 yüzölçümlü alanın tescili istenmiş iken, mahkemece davacının talebini aşacak şekilde, 28/11/2013 tarihli bilirkişi raporu eki tescile esas krokide (A) harfi ile işaretlenen 685,74 m2'lik alanın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi de doğru değildir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve Karacabey Belediyesinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.