MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RYörede 2010 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Merkez ... Mahallesi 7097 ada 10 parsel sayılı 1487.37 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, bahçe niteliği ile belgesizden kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir. Hazine, taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğu ve davalı yararına kazanma koşullarının oluşmadığı iddiası ile dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli parselin tesbit tutanağının iptali ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1996 yılında yapılarak sonuçları 16/07/1999 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamaları vardır. Daha sonra ise 6831 sayılı Kanunun 9. maddesinin 5 fıkrasında düzenlenen “(Ek : 05.11.2003 - 4999/4. md.) orman tahdidi veya kadastrosu yapılıp ilan edilerek kesinleşmiş yerlerde, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fennî hatalar tespit edildiğinde, bu hatalar Orman Genel Müdürlüğünün bilgisi ve denetimi altında orman kadastro komisyonlarınca düzeltilir. Düzeltme, 10 uncu maddeye göre ilan olunur. İlan tarihinden itibaren otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması amacıyla sulh hukuk mahkemesine dava açılmadığı takdirde yapılan düzeltme kesinleşir. Düzeltmelerde 11 inci maddedeki hak düşürücü süre aranmaz. ” hükmü gereğince çalışma yapılarak sonuçları 07/09/2010 tarihinde ilan edilmiş ve kesinleşmiştir. Mahkemece, keşif ve bilirkişi raporlarıyla parselin işlenmesine yeni başlandığı ve zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı tarafın tutunduğu tapu kayıtları tesis ve tedavülleri ile birlikte getirtilerek uygulanmamış, çekişmeli taşınmazın niteliği ve davalı kişiler yönünden tapu ve zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yöntemince araştırılmamıştır. Şöyle ki; Orman Yönetimi tarafından ... İl merkezinin çevresinde yeşil kuşak projesi kapsamında 15 yıl önce mahlep, sedir ve badem fidanları dikildiği, ağaçlandırılan yerlerin haritasının bulunduğu, ancak; tahsis kararının bulunmadığı bildirilmişse de, kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritası ile 1956 yılında düzenlenen memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafları ile 1988 ve 2002 yıllarında düzenlenen memleket haritaları ve 2006 yılı uydu fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşifte çekişmeli parselin ağaçlandırıldığına ilişkin bulguya rastlanmamış, keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarında çekişmeli parselin orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olmadığı, % 15-30 eğimli, üzerinde yaşları 2- 4 arasında değişen 70 - 80 kadar çeşitli meyve ağaçları bulunduğu bildirilmişse de, bilirkişi raporlarında önceden tarımda ya da başka bir amaçla kullanılıp kullanılmadığı yönünde teknik bulgulara yer verilmemiş, soyut görüşler ileri sürülmüştür. O halde, mahkemece; öncelikle, davalı tarafın tutunduğu tüm tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren cins ve miktar değişikliklerini evrakı müsbiteleri (mahkeme kararı ve haritası ve benzeri belgeler ve haritalar) ile birlikte içeren tedavülleri Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Bölge Müdürlüğü ve yerel tapu idaresinden getirtilmeli, genel kadastroda bu kayıtların revizyon görüp görmediği; görmedi ise nedeni sorularak, revizyon görmüşse revizyon parsellerinin tesbit tutanakları, tesbitleri itirazsız kesinleşmişse bu yolla oluşan tapu kayıtları, itirazlı ya da hükmen kesinleşmişse ilgili dava dosyaları, revizyon parsellerini ya da aynı tapu kaydına dayanılan ve Hazine ile gerçek kişiler arasında dava konusu edilen parselleri dıştan çevreleyen komşu parsellerin tesbit tutanakları ve var ise tesbitine esas alınan tapu ve vergi kayıtları, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tesbit tutanaklarının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları, uydu fotoğrafları bulunduğu yerlerden istenip getirilerek dosya keşfe hazırlanmalı, aynı tapu kaydına dayanılan Hazine ile gerçek kişiler arasındaki derdest dava dosyaları arasında bağlantı bulunup bulunmadığı konusunda inceleme yapılarak, gerekirse dava dosyalarının birleştirilmesi düşünülmeli; Daha sonra, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan üç ziraat mühendisi, bir harita ve kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ve bir fen elemanı bilirkişi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, davalı tarafın tutunduğu tapu kayıtları yerel bilirkişiler yardımıyla yöntemince uygulanarak kapsamı ve çekişmeli pareselin bu kayıt kapsamında kalıp kalmadığı yöntemince belirlenmeli, bilinmeyen sınırlar için taraf tanıkları dinlenmeli, tapu kayıtlarındaki miktar ve sınır değişikliklerinin davanın taraflarını bağlayıp bağlamayacağı ya da taraflar için hüküm ifade edip etmeyeceği irdelenmeli, getirtilen en eskisinden en yenisine kadar tüm memleket haritaları, hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları ve ağaçlandırmaya ilişkin haritaları, dava konusu parsel ile geniş çevresine uygulanıp, bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, parselin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği veya görüldüğü, var ise imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, dayanılan tapu uygulamasını ve çekişmeli parselin geniş çevresi ile birlikte konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu ve gerçek yüzölçümünü gösterir rapor alınmalı, çekişmeli parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca, parselin eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de teknik verileri içeren ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında parselin çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının davacı ve davalı gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden araştırılmalı, aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, ilgili tapu ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu parselin sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle davanın kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.Kabule göre ise tesbitin iptali değil, tesbit tutanağının iptali yolunda karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 31/01/2013 günü oybirliğiyle karar verildi.