MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RYörede 2009 yılında yapılan kadastro sırasında... Köyü, 156 ada 5 parsel sayılı 6225.36 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, çalılık; 101 ada 1 parsel sayılı 218 hektar 2771.10 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise; orman niteliğinde Hazine adına tesbit edilmişlerdir. Davacı, 14/01/2010 tarihinde kadastro mahkemesinde açmış olduğu davada, kendisine ait bir kısım fındıklığın bu parseller içinde kaldığını ileri sürerek, bu bölümlere ait tesbitin iptali ile adına tescilini istemiştir. Mahkemece, 156 ada 5 parselle ilgili dava bu dosyadan ayrılarak farklı bir esasa kaydedilmiş; 101 ada 1 parselle ilgili dava yönünden ise davanın askı ilân süresinden sonra açılmış olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmiştir. Orman Yönetimi tarafından vekalet ücretine yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesince karar bu yönden düzeltilerek onanmış; dava dosyası asliye hukuk mahkemesine aktarılmıştır. Asliye hukuk mahkemesince davanın kısmen kabulüne; 101 ada 1 parselin tapu kaydının iptali ile bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümün tarla niteliği ile davacı adına tapuya tesciline, (B) harfli bölüm yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Karar, Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasa gereğince orman kadastrosu yapılmıştır. Mahkemece, davanın, 3402 sayılı Yasanın 12. maddesi gereğince 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil davası olduğu görüşü ile kısmen kabul kararı verilmiştir. Ancak, yörede yapılan orman tahdidinin 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasayla değişik 4. maddesi gereğince yapıldığı ve 03.09.2009-02.10.2009 tarihleri arasında kısmî ilâna çıkartılarak 03.10.2000 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. O halde, dava açma süresinin, 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasayla değişik 4. maddesine göre 30 gün olduğunun kabul edilmesi gerekir.10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Yasanın 4/3. maddesi; "çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır ve bu durum ekip tarafından iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilir. Buna karşılık, iki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenmemesi halinde, kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükümlerine göre yürütülür. Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilân edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur." şeklinde iken, 22.02.2005 gün 5304 sayılı Yasa ile sözü edilen üçüncü fıkra değiştirilmiş ve aynı maddeye 4, 5 ve 6'ıncı fıkralar eklenmiştir. Bu değişiklikte 3. fıkra "çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Yasasına göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak; bu çalışmalarda kadastro ekibine Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren 7 gün içinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar resen devam ettirilir." şeklini almış, eklenen 5. fıkra ise "çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırılma ve tesbitleri yapılarak otuz günlük kısmi ilâna alınır. Bu alanlarda orman kadastrosu yapılmış sayılır" şeklindedir.Yine, 27.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5831 sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 7. maddesinin birinci fıkrasının sonuna; "Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonlarınca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır" cümlesi eklenmek suretiyle 6831 sayılı Yasa hükümleri 3402 sayılı Yasa hükümleri ile uyumlu hale getirilmiştir. Yukarıda belirtilen yasaların getirdiği bu yeni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Yasanın 16/D maddesi hükmünde "devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu yasada hüküm bulunmayan hallerde, özel yasaları hükümlerine tabi olduğu"nun belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında özel yasa olan 6831 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde de orman kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmünün bulunduğu, bu ilkelerin H.G.K.'nun 08.06.2005 gün 2005/20-327-377 sayılı ve 28.06.2006 gün 2006/20-467-494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla davacının zilyetliğe dayanarak açtığı davanın açıklanan nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usûl ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 31/01/2013 günü oybirliğiyle karar verildi.