Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5270 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 983 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R23/06/2007 tarihli kadastro tespiti sırasında ... ilçesi, ...mahallesinde bulunan 287 ada 88 parsel; 4717,97 m2 yüzölçümü, ev ve fındık bahçesi vasfı ile, 287 ada 90 parsel;1051,93 m2 yüzölçümü ve fındık bahçesi vasfı ile, 287 ada 551 parsel; 16407,25 m2 evahır, samanlık ve fındık bahçesi vasfı ile, 287 ada 552 parsel ; 2565,95 m2 tarla vasfı ile, 287 ada 573 parsel, 3745,48 m2 tarla vasfı ile davalılar adına tespit edilmiştir.... Müdürlüğünce, asıl ve birleştirilen dosyalarda; dava konusu taşınmazların kadastro tespiti sırasında davalılar adına tespit edildiği, oysa dava konusu taşınmazların orman vasfında olduğu, bu sebeple zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığı belirtilerek; 3402 sayılı Kadastro Kanununa göre yapılan kadastro çalışmaları sonucu davalılar adına yapılan tespitlerinin iptali ile dava konusu 287 ada 88, 90, 551, 552 ve 573 parsel sayılı taşınmazların orman vasfıyla ... adına tescilini talep etmiştir.Birleştirilen dosyada davacı ... kısmı ilân süresi içinde ...ye karşı açtığı davada; parsel numarası belirtmeden krokide gösterdiği taşınmazların 287 ada 1 nolu orman parseline sınır olup aralarında ayırıcı unsur bulunmadığı iddiası ile dava açmış, ...nin dava ettiği parsellerden olan 287 ada 88, 551, 552 ve 573 sayılı parsellere ilişkin dava tefrik edildikten sonra temyize konu dosya ile birleştirilmiştirMahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; dava konusu 287 ada 552 sayılı parselin tamamı, 287 ada 88, 90 ve 573 sayılı parsellerin fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen, 287 ada 551 parselin (A1) ve (A2) harfleri ile gösterilen kısımlarının orman vasfı ile ... adına tesciline, 287 ada 88, 90, 551 ve 573 sayılı parsellerin (B) harfi ile gösterilen kısımlarının payları oranında davalılar adına tespit ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... ve davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1744 sayılı Kanuna göre 20.10.1978 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması bulunmaktadır. Ancak, çekişmeli taşınmazlar orman kadastro çalışma alanı dışında olup, kadastro çalışmasına tâbi tutulmuştur.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de yeterli inceleme ve arştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunle değişik 4. maddesi uyarınca yapılan çalışmalar sırasında, kısmî ilân süresi içinde ... tarafından ...ye karşı husumet yöneltilmek sureti ile, orman parseli olan 287 ada 1 parsel sayılı taşınmazın çevresinde bulunan taşınmazların orman sınırları dışında bırakılmasının doğru olmadığını belirtilerek, bu taşınmazların orman sınırı içine alınması istemi ile dava açılmış, ...nin dava açtığı bu taşınmazlar için 287 ada 86, 87, 88, 89, 91, 99, 551, 552, 553, 554 ve 573 sayılı kadastro tutanakları düzenlendiği bildirilmiş, mahkemece temyize konu taşınmazlar olan 287 ada 551, 552, 573 ve 88 sayılı parseller için tefrik kararı verilmiş ve daha sonra ... tarafından genel ilân süresi içinde kadastro parsel numarası bildirilmek sureti ile aynı taşınmazlar için açtığı davalar birleştilerek karar verilmiştir. Dolayısı ile dava konusu taşınmazların 287 ada 90 parsel hariç, 287 ada 88, 551, 552 ve 573 parsel sayılı taşınmazlar hem kısmî ilân süresi içinde hem de genel ilan süresi içinde dava edilmiş olup, bu taşınmazlar için her ne kadar kadastro sırasında davalılar adına tespit yapılmışsa da; taşınmazların kısmî ilân süresi içinde dava edilmiş olduğundan kadastro sırasında yapılan tespit bir değer taşımayacak, 3402 sayılı Kanunun 30/2 maddesi uyarınca mahkeme “re'sen araştırma” ilkesi gereği tüm delilleri toplayıp sonuca göre karar vermelidir. Buna rağmen mahkemece malik hanesinin açık olarak geldiği kabul edilen 287 ada 88, 551, 552 ve 573 parsel sayılı taşınmalar için davalılar yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmadan orman bilirkişi raporuna göre orman sayılmayan kısımlarının davalılar adına tesciline karar verilmiş, 287 ada 90 parsel sayılı taşınmazın kısmî ilân süresi içinde dava edilen taşınmazlardan olup olmadığı da araştırılmamıştır.Ayrıca, dava konusu taşınmazların batı sınırında olan taşınmazları da gösterir kadastro paftası, batı sınırını komşu köy oluşturuyorsa o köy ile... Mahallesi ait kenarlaştırılmış kadastro paftası ve komşu taşınmazlara ait kadastro tutanakları, tespitlerine esas tutulan belgeler, tapu kayıtları ve davalı olanların dava dosyaları getirtilmemiş, kesinleşen ilamlar dikkate alınarak taşınmazların orman içi açıklık olup olmayacağı da denetlenmemiştir.O halde mahkemece, dava konusu taşınmazları kayın komşuları ile birlikte gösterir kadastro paftası (batı sınırındaki taşınmazlar farklı bir köyde ise o ködeki taşınmazları da gösterir kadastro paftası) ve bu paftadan tespit edilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları, tespitlerine esas tutulan belgeler, davalı olanların dava dosyaları, tapuya kaydedilenlerin tapu kayıtları ve bu parsllerle ilgili kesinleşmiş mahkeme kararları dosya içerisine alındıktan sonra, daha önce keşfe katılmamış fen, orman ve ziraat bilirkişi, mahalli bilirkişi ve tanıkların katılımı ile yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli, kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilerden dava konusu taşınmazların komşu taşınmazlara göre niteliğinin değerlendirilmesi, hükmen tapuya kaydedilen ve davalı olan taşınmazların durumu da değerlendirilerek taşınmazların ormaniçi açıklık olup olmayacakları konusunda raporlarında açıklama yapmaları istenmelidir.Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalılar yanında, murisler yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... ve davacı ...nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 04/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.