MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği; .... kasabasında bulunan 15 dönüm miktarındaki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.Mahkemece, davanın kabulü ile 22.01.2008 tarihli krokide (A) ile gösterilen 13337,97 m²'lik taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, hükmün Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16/10/2008 tarih ve 2008/4148 E. - 4922 K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ''Dava, imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davası olup, mahkemece krokide (A) harfi ile gösterilen yer bakımından kazanma koşullarının oluştuğu görüşünden hareketle anılan şekilde karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Dosya arasında bulunan Alanya Kadastro Müdürlüğüne ait 06.04.2006 günlü karşılık yazıdaki açıklamalara ve pafta örneğine göre, uyuşmazlık konusu taşınmazın 1958 - 1960'lı yılları arasında yapılan tapulama çalışmaları sırasında taşlık ve çalılık yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır. Tespit dışı bırakılma nedenine göre, taşınmazın 6831 sayılı ...... Kanununun 1. maddesi hükmü uyarınca; orman sayılan yerlerden bulunup bulunmadığının uzman bilirkişi marifetiyle belirlenmesi gerekmektedir.” denilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve fen bilirkişisi ..... tarafından düzenlenen 21.12.2009 tarihli krokili raporda (A) işaretli 13337,97 m² miktarındaki sulu nitelikteki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm tarafından temyiz edilmekle bu kez Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/12/2011 tarih ve 2011/14146 E. - 12642 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ''Mahkemece, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı, imar ve ihyasının tamamlandığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı, çekişmeli taşınmazın doğal eğiminin, hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda % 10, ziraat bilirkişi raporunda ise % 10 - 15 olarak belirlendiği, ..... Belediye Başkanlığının 05.04.2006 tarihli yazıda taşınmazın çevre düzenli imar planı içinde olduğu, 05.07.2011 tarihli yazısında nazım imar planında olduğu, 06.10.2011 tarihli yazısında uygulama imar planı olmadığının bildirildiği, ancak davaya konu taşınmaza güneyden sınır bulunan 2237 sayılı parsele ait Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 200/57 E. - 2002/681 K. sayılı dosyası arasında bulunan 17.11.2000 tarihli yazıda ise 07.08.1996 tarihinde nazım imar planının Bakanlıkça onaylandığı ve 05.06.1997 tarihinde meclis kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiğinin bildirilmesine karşın mahkemece taşınmazın imar planına alınıp alınmadığının belirlenmediği, alınmış ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin imar planına alınma tarihine kadar davacı yararına hüküm oluşturduğu gözönüne alınmadan eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek yeniden imar araştırması, orman ve zilyetlik araştırması yapılması'' gereğine değinilmiştir.Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulü ile .... ilçesi, ..... kasabasında bilirkişiler ...., ...., ...., .... ve ....' ün 15/04/2014 havale tarihli krokili raporunda (A) harfi ile gösterdikleri 1.500 m² ve (B) harfi ile gösterdikleri 11.837,93 m²'lik taşınmazın (A + B = 13.337,93 m²) davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1985 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1960 yılında yapılıp kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 03/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.