MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacılar vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri; ... Kasabasında bulunan birbuçuk-iki dönüm taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 23.03.2009 tarihli krokide (A) ile gösterilen 911 m2'lik taşınmazın davacılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine, hükmün Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/06/2010 tarih ve 2010/4428 – 7579 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak alınan orman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda orman kadastro haritası uygulaması yapılmamış olup, taşınmazın en yakın orman sınırına 750 metre mesafede olduğu açıklanmakla yetinilmiştir. Yine, 1963 tarihli memleket haritasında taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmış ise de, eklenen haritada, taşınmazın koyu renkli, çalılık rumuzlu yerde işaretlendiği görülmekte, ancak, kadastro paftası ile memleket haritası çakıştırılmadığından rapor denetlenememektedir.O halde; öncelikle, 1985 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme, sonuçlarının askı ilân tutanakları ve çekişmeli taşınmazı orman sınır noktalarıyla birlikte gösterir orijinalinden renklendirilmiş tahdit haritası örneği bulundukları yerlerden getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişiler yardımıyla yeniden keşif yapılmalı, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro haritası üzerindeki konumu belirlenmeli; çekişmeli taşınmazın orman sınırı dışında kaldığının belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tutanağın düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulumarifetiyle, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, böylesine bir inceleme sonucu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış orman olması nedeniyle tekrar orman kadastrosu yapılarak orman sınırı içine alınabileceği düşünülmeli, orman değilse, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak, ayrıca, taşınmazı değişik yönlerden gösteren renkli fotoğrafları çekilerek dosyaya konulmalı, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı kırk ve yüz dönüm kısıtlama araştırması yapılmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.” denilmiştir.Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kabulü ile, ... İli, ... İlçesi, ... Kasabasında bulunan bilirkişi Harita Mühendisi ... tarafından düzenlenen 16/01/2012 tarihli rapor ve krokide (A) harfi ile gösterilen 911,37 m²'lik kısmın ev ve bahçe olarak tamamı 7 pay kabul edilip 1/7'şer hisseyle davacılar ... kızı ..., ... oğlu ..., ... kızı ..., ... kızı ..., ... oğlu ..., ... kızı ... ve ... oğlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline, rapor ve eki krokinin kararın ekinden sayılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 26.04.1985 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1960 yılında kesinleşmiştir. Taşınmaz bu çalışmada taşlık ve çalılık niteliğiyle tapulama harici bırakılmıştır.Mahkemece davanın kabulü ile (A) harfli kısmın davacılar adına tesciline karar verilmişse de, yeterli inceleme yapılmadan hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; dava, Türk Medenî Kanununun 713. maddesi uyarınca açılmış tapusuz taşınmazın tesciline ilişkin olmasına rağmen, mahkemece 713. maddenin dördüncü fıkrasında âmir hüküm olarak belirtilen ilânlar yapılmamış; ayrıca, taşınmazın bulunduğu yerde nazım veya uygulamalı imar planlar yapılıp yapılmadığı ve yapılmışsa taşınmazın imar planı içinde kalıp kalmadığı da araştırılmamıştır.Temyize konu dosyada, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde imar planı olup olmadığı hiç araştırılmamış ise de, Dairemizin temyiz incelemesinden geçen dosyalarda ... İlçesi, ... Kasabasında imar planı olup olmadığı hususunda farklı bilgiler yer almaktadır. Dairemizce temyiz incelemesi yapılan; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/555 Esas-2014/21 Karar sayılı dosyasında; dava konusu taşınmazın bulunduğu ... Kasabasında 19.02.2006 tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planı olduğu, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/39 E. - 2010/198 K. sayılı dosyasında; ... Kasabasında 07.08.1996 tarihinde nazım imar planının Bakanlıkça onaylandığı ve 05.06.1997 tarihinde meclis kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiği, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/420 Esas- Karar sayılı dosyasında ise; ... Kasabası fen ve imar işleri müdürlüğünün 14.12.2012 tarihli yazısıyla, temyize konu taşınmazın yakınında olan dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde yapılmış ve kesinleşmiş uygulama imar plânı bulunmadığı bildirilmiştir. Temyiz incelemesi yapılan bu dosyalardan edinilen bilgilere göre, dava konusu taşınmazın bulunduğu beldede, hangi imar plânının söz konusu olduğu ve hangi tarihte kesinleştiği hususunda kesin bir bilgiye ulaşılamamış olup, eğer taşınmazın bulunduğu yerde yapılarak kesinleşmiş nazım veya uygulamalı imar plânı var ve dava konusu taşınmaz imar plânına alınmış ise, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin imar plânına alınma tarihine kadar davacılar yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekeceğinden, mahkemece dava konusu taşınmazın bulunduğu ... Kasabasında yapılarak kesinleşen uygulamalı ve nazım imar plânlarının hangi tarihlerde yapıldığı ve kesinleştiği yukarıda belirtilen bilgiler dikkate alınarak ayrıntılı olarak araştırılmalı, kesinleşen imar plânının olduğunun belirlenmesi halinde ise, fen bilirkişi eşliğinde yeniden keşif yapılarak taşınmazın imar plânı içinde kalıp kalmadığı belirlenmeli ve Türk Medenî Kanununun 713. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca gerekli ilânlar yapılmalı, aynı maddenin beşinci fıkrasında yazılı olduğu üzere son ilândan başlayarak üç ay beklenmeli, bu sürede itirazda bulunanlar olursa onların davaya katılımı sağlanmalı, delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 29/01/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.