Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 487 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7586 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RKadastro sırasında ...174 ada 14, 175 ada 5 ve 177 ada 6 parsel sayılı 246,08 m2, 1439,75 m2 ve 11838,67 m2 yüzölçümlü taşınmazlar, ham toprak niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., dava konusu yerlerin kendisine ait olduğu iddiasıyla dava açmıştır.Mahkemece, 174 ada 14 sayılı parsel yönünden davanın reddi ile dava konusu bu parselin tespit gibi tesciline, 175 ada 5 parsel ve 177 ada 6 parsel yönünden davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19.03.2009 gün ve 2009/2479 - 4678 sayılı kararıyla bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritaları getirtildikten sonra usûlüne uygun olarak orman araştırmasının yapılması ve taşınmazların bulunduğu yer ...Yaylası olarak belirtildiği halde, bu yerin kadim ya da tahsisli yayla olup olmadığı hususunda yeterli araştırmanın yapılmadığı, bu yerin yayla olarak tahsisine ilişkin bir çalışmanın yapılıp yapılmadığının sorularak yapılmış ise bu çalışmaya ilişkin belge ve haritaların getirilerek mahallinde uygulanmadığı, yine bu yerin yayla olduğuna ilişkin tapu kaydı ve vergi kaydının olup olmadığının araştırılmadığı, taşınmazın orman ve kadim mera olup olmadığı anlaşıldığı takdirde zilyetlik koşullarının değerlendirilmesi" gereğine değinilmiştir.Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve ...Köyü 174 ada 14 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, 175 ada 5 parsel, 177 ada 6 parsel sayılı taşınmazların tespit tutanaklarının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından 175 ada 5 parsel ve 177 ada 6 parsel yönünden temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.Mahkemece bozma ilâmına uyularak taşınmazların kadim ya da tahsisli mera olup olmadığı, yahut yayla olarak tahsisine ilişkin çalışma yapılıp yapılmadığı, yayla oldukarına ilişkin tapu ve vergi kaydının bulunup bulunmadığı husularında ilgili yetkili idarî mecilerden sorularak bir araştırma yapılmışsa da tüm bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki taşınmaz başında yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve uzman bilirkişi, tapu fen memuru ve uzman ziraatçi bilirkişi, tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde ve dava konusu taşınmazlara komşu olan taşınmazların tapu kayıtları getirtilip incelenmeden, tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15-20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının getirtilerek taşınmaz başında bilirkişilerce uygulanması ve taşınmazların konumlarının belirlenmesi gerekirken, yeniden keşif yapılmadan, dosya üzerinden yapılan araştırma ile bilirkişerden ek raporlarlar alınarak eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Kural olarak bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için taşınmazın yetkili ve idarî merciler tarafından mera olarak tahsis edilmesi ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mera olarak kullanılagelmiş olmasına bağlıdır. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ve uzman bilirkişi, tapu fen memuru ve uzman ziraatçi bilirkişi, tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazların mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazların bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından mera tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda, tesbit tutanağı bilirkişilerinden olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde, tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmazlar başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki çelişki duraksamasız giderilmeli, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişiler aracılığıyla taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlemlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazın toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına geçirilmeli, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazların tespit tutanakları içeriğine göre tesbitlerine bir kayıt ve belge esas alınmadığı dikkate alınarak, tutanakları içeriğinde vurgulanan maddî ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, 1985'li yıllara ait hava fotoğrafları da ilgili meciilerden getirtilerek, en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi, özellikle uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişiden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazın niteliğini belirtmeye elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek taşınmazın komşu parsel kayıtlarından da yararlanılarak toplanacak deliller çerçevesinde bir karar verilmelidir.Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden ve yaylak olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 28/01/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.