MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Orman Yönetimi vekili, tapuda davalılar murisi adına tarla niteliğiyle kayıtlı Yaylaalan Köyü Aşağıyazı Mevkii 110 ada 8 parsel sayılı 1157,73 m² yüzölçümündeki taşınmazın kısmen orman tahdidi içinde kaldığı iddiasıyla orman tahdidi içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptaliyle Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 110 ada 8 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporuna ekli krokide yeşil renkli (B) harfiyle gösterilen 138,08 m²'lik bölümünün tapu kaydının iptaliyle Hazine adına orman niteliğiyle tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından reddedilen (A) harfiyle işaretli bölüme yönelik temyiz edilmiştir. Dava kesinleşen orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 09/06/1972 tarihinde askı ilanı yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 09/06/1993 tarihinde askı ilanı yapılıp dava tarihinde kesinleşen sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile bu ormanlarla evvelce sınırlandırması yapılmış ormanlarda ve 2/B uygulaması vardır. Daha sonra 4999 sayılı kanuna göre yapılan fenni hatların düzeltilmesi çalışması bulunmaktadır. Davacı Orman Yönetimi, dava dilekçesi ile ekindeki inceleme raporu ve haritada gösterdiği üzere çekişmeli taşınmazın 1972 yılında yapılan orman kadastro çalışmalarındaki tutanaklara göre orman sınırları içinde kaldığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan keşifte dinlenen, ormancı bilirkişi Raporunda dava konusu taşınmazın tamamının 1972 yılında yapılan orman kadastro çalışmalarında orman tahdit sınırı dışında kaldığını, memleket haritası, amenajman haritası ve hava fotoğrafları incelemesinde ise taşınmazın (A) bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu, (B) bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu bildirdiği ve ek raporunda tutanaktaki 18 nolu OTS noktasından olan çıkış dikkate alındığında; Çıkış Güney- Batı yönde ve devamında da patika ve 19 nolu OTS gelmekte, dolayısıyla bu 3302 uygulaması hattı ve çizimi 1972 yılı orman kadastrosu tutanağına uygun olduğu belirtilmiş olduğu anlaşıldığı, mahkemece dava konusu taşınmazın bilirkişi raporlarında (B) harfi ile gösterilen kısmının daha öncesinde yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalmakla birlikte memleket haritası, amenanjman planı ve hava fotoğraflarının incelemesine göre eskiden beri bu kısmın orman vasfında olduğu, sonrasında buraya tapu verilmiş olmasının orman vasfını kaldırmayacağı, öncesi orman olan yerlerin sonradan tapu veya zilyetlik yoluyla kazanılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davacı Orman Yönetiminin davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi tarafından 1972 yılında yapılan orman tahdidi ve 1993 yılında yapılan aplikasyona göre taşınmazın konumunun ayrı ayrı gösterilmediği, tutanaklar ile harita arasında çelişki varsa tutanaklara değer verileceği hususunun gözönünde bulundurulmadığı, tüm bu konuların tartışılıp değerlendirilmediği görülmüştür. Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru bilirkişi yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır…Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı Sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve açıklayıcı kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda anılan Yönetmelik ve Teknik İzahnamede yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/01/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.