Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 473 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 148 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... Yönetimi vekili tapuda davalılar adına çay ve fındık bahçesi ve üzerinde çam ağacı bulunan çalılık niteliğiyle kayıtlı ... Mahallesi, ... mevkii 267 ada 1 (eski 298) parsel sayılı 60060,92 m² yüzölçümündeki taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla, tapu kaydının iptaliyle orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesini asliye hukuk mahkemesinden talep etmiştir. Asliye hukuk mahkemesince, ... Köyünde 1983 yılında yapılan tapulama sırasında 298 parsel sayılı taşınmazın tespitine Orman Yönetimi tarafından 18/06/1984 tarihli dilekçe ile itiraz edildiği, Tapulama Komisyonunca 20/09/1985 tarih ve 31 numaralı karar ile taşınmazın mülkiyetinin mahkemece tayin edileceği gerekçesi ile 766 sayılı Kanunun 29. maddesi gereğince yetkisizlik kararı verilerek tutanak ve belgelerin Of Tapulama Hâkimliğine gönderilmesine karar verildiği, ancak, Tapulama Hakimliğince bu parsel hakkında karar verilmediği halde Tapulama Mahkemesinin 1985/35 sayılı dosyasında 297 parsel sayılı taşınmaz hakkında verilen karar ile tespitteki niteliğiyle davalı gerçek kişiler adına tapu kaydının oluştuğu, 298 parsel sayılı taşınmazla ilgili Tapulama Mahkemesince Orman Yönetiminin itirazı hakkında bir karar verilmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiş, görevsizlik kararının itirazsız kesinleşmesi üzerine yargılamaya Kadastro Mahkemesinde devam olunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, çekişmeli 267 ada 1 (eski 298) parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak alınan orman bilirkişi kurulu raporunda 1966 tarihli memleket haritası ve 1959 tarihli hava fotoğrafında çekişmeli taşınmazın orman sayılan yer olarak göründüğü bildirilmesine karşın, rapora ekli hava fotoğrafı aplikesinde çekişmeli taşınmazın kısmen siyah ve kısmen gri renkli alanda kaldığı görülmekte olup, bu husus açıklanmamıştır. Ayrıca, dosya içeriğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede tespit tarihinde önce veya sonra orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece, bu hususta araştırma yapılmamıştır. Bu yerde orman kadastrosu yapılmışsa, kural olarak: bir yerin orman olup olmadığı, kesinleşmiş tahdit harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenir ise de, o yerde köy ya da belde sınırlarının tümünü kapsayan ve 4785 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak orman kadastrosunun yapılması halinde sağlıklı çözüme ulaşılır. Çünkü, 3116sayılı Kanunda sadece Devlet Ormanlarının kadastrosunun yapılması öngörülmüştür. Bu nedenle; 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu kesinleşen tahdit harita ve tutanaklarıyla, sınır dışında kalan taşınmazların orman niteliği ve hukukî durumu saptanamayacağından, çekişmeli taşınmazların orman olup olmadığının 4785, 5658 sayılı kanunlar ile 6831 sayılı Kanunun 5/11/2003 tarihli ve 4999 sayılı Kanunla değişik 7. maddesi hükümlerine göre - (19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Kanunla 7. maddede yapılan ibare değişikliği de nazara alınarak) çözümlenmesi gerekir. 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme lüzum olmaksızın devletleştirilmiştir. Devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuş ve iade koşulları bu Kanunda gösterilmiştir.Mahkemece, öncelikle yörede orman tahdidi yapılıp yapılmadığı Orman Yönetiminden sorulup yapılmış ise orman tahdidine ilişkin tüm belge ve haritalara getirtilmeli, yörede orman kadastrosu tapulama tespit tarihinden önce 4785 sayılı Kanun hükümleri nazara alınarak yapılmış ise, haritası uygulanmak suretiyle; sınırlandırma, 4785 sayılı Kanun hükümleri nazara alınmadan 3116 sayılı Kanuna göre yapılmış ve taşınmaz, tahdit sınırları dışında kalıyor ya da davanın devamı sırasında orman kadastrosu yapılmış ise veya sınırlandırma hiç yapılmamışsa, eski tarihli memleket haritası, memleket haritasının elde edildiği hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip; önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ( Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli yer ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, bu belgelerde taşınmazın ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli, hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, üzerindeki bitki örtüsü, kullanım durumu belirlenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... ve ...’nun temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/01/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.