MAHKEMESİ : Kaş Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/03/2013NUMARASI : 2012/14-2013/261Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 28/03/2013 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davalı gerçek kişi vekili Av. T.. S.. tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.04.2014 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalılar H.. H.. vekili Av. G... T... ve S.. Ç.. vekili Av. T.. S.., diğer taraftan H.. Ö.. vekili Av. N.. S.. geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A RK...İlçesi, G....Köyü ... ada 6 parsel sayılı taşınmaz, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek madde 4 gereğince yapılan kadastro çalışmalarında, 10.11.1997 tarih 1122 sıra tapu kaydı dayanak alınarak zeytinli tarla niteliğiyle, beyanlar hanesinde davalı gerçek kişinin kullanımında olduğu ve 1. derecede arkeolojik ve doğal sit alanında kaldığı belirtilerek H.. H.. adına tesbit edilmiştir. Davacı 10/01/2012 tarihli dilekçesi ile, dava konusu taşınmazın 500 m² bölümünün 29.11.1989 tarihli adi satış senedi ile satın aldığı ve kendi kullanımında olduğundan beyanlar hanesindeki şerhin 500 m² lik bölüme ilişkin olarak iptali ile kendi kullanımında olan bölümün ayrı parsel numarası verilmek suretiyle tescilini talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazın hatalı kadastro şerhinin kısmen iptali ile, 500 m² kısmının bağımsız parsel numarası verilerek davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi vekili tarafından duruşma istemli, davalı H.. H.. tarafından ise duruşmasız olarak temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazda bulunan kullanım durumuna itiraza ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile davalı taşınmaza ilişkin olarak 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek madde 4 uyarınca yapılan kadastro sonucu düzenlenen tesbit tutanağının beyanlar hanesinde geçen kullanıcı şerhinin kısmen iptaline karar verilmiş ise de, verilen kararın infazı mümkün bulunmamaktadır. Hâkim, düzgün sicil oluşturmakla ve infaza elverişli karar vermekle yükümlüdür. Çekişmeli taşınmaza ilişkin tutulan tesbit tutanağından, taşınmazın 1. derecede arkeolojik sit alanında kaldığı anlaşılmakta olup, 2863 sayılı Kanunun 5663 sayılı Kanunla değişik 11/1-son cümlesi uyarınca kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilân edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği hükmünün kullanım yönünden uygulanıp uygulanmayacağı irdelenmemiştir. Mahkemece, çekişmeli parselin 500 m² bölümüne ilişkin olarak iptal kararı verilerek bu bölümün ifrazına karar verilmiş ise de, ifraz işleminin nasıl yapılacağı ve taşınmazın neresinden ifraz edileceğine ilişkin olarak bilirkişilerden infazı mümkün raporda alınmamıştır. Bu nedenle, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerdeki arkeolojik sit alanına ilişkin harita bulunduğu yerden getirtilmeli, daha sonra önceki bilirkişiler dışında seçilecek bir fen elamanı ve bir arkeolog bilirkişi eşliğinde yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, tarafların dayandığı adi satış senedi, noter tarafından düzenlenen zilyetliğin devri ve taşınmaz satış sözleşmesi ve ekleri kroki ile arkeolojik sit haritası yerel bilirkişi ve tarafların gösterecekleri tanıklar aracılığıyla mahalline uygulanmalı, bilirkişilerden keşfi izlemeye ve denetime elverişli, infazı mümkün bulunan rapor ve kroki alınmalı, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek 2863 sayılı Kanunun 5663 sayılı Kanunla değişik 11/1-son cümlesi nazara alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.Kabule göre de; yörede yapılan kadastro çalışmasının 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunla eklenen Ek madde 4 uyarınca yapıldığı, bu çalışma alanında mülkiyet hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, mülkiyetin H.. H..ye ait olduğu, çalışmada yalnızca kullanıcıların tesbiti yapılarak tesbit tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmesi işleminin yapıldığına göre, ifraz edilen bölüm ile taşınmazın diğer bölümünün H.. H.. adına tesciline karar verilmemesi de doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekili ile davalı H.. H.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.- TL vekâlet ücretinin davalı S.. Ç..'dan alınarak davacıya verilmesine, yine 1.100.- TL vekâlet ücretinin davacı H.. Ö..'den alınarak davalı H.. H..ye verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/04/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.