Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3743 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 1307 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında Karaköy Köyü 134 ada 1053 ve 1054 parsel sayılı sırasıyla 16179,57 m2 ve 33036,45 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, tarla niteliği ile belgesizden 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesine göre orman sınırı dışına çıkarılan sahada kalması nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın orman olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 1053 ve 1054 sayılı parsellerin krokide 01 ve 02 olarak gösterilen kısımlarının orman niteliği ile Hazine, T1 ve T2 ile gösterilen bölümlerinin tespit gibi tarla niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından taşınmazların T1 ve T2 bölümlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1945 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 3402 Sayılı Yasaya göre yapılıp dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda sadece 1993 tarihli memleket haritası incelenmiş, 31.12.1981'den önceki ve bu tarihe yakın memleket haritaları incelenmemiştir. 6831 Sayılı Yasanın 2. maddesinin (B) bendi 31.12.1981'den önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerin orman sınırları dışına çıkartılabileceğini hükme bağlamıştır. Bu nedenle, 1993 tarihli memleket haritasında açık alan olarak görülen yerlerin 1981 ila 1993 tarihleri arasında orman niteliğini kaybetmiş olabileceği, bu gibi yerlerin de 2/B uygulamasına konu olamayacağı açıktır. 6831 sayılı Yasanın değişik 2/B maddesinde (bilim ve fen bakımından orman niteliğinin kaybından) söz edilmiştir. Bu madde doğal ve gerçek anlamda nitelik kaybını içermektedir. Yoksa her isteyenin ormanlarda doğal olarak bulunan deliceleri aşılaması, erozyona sebep olacak biçimde teraslama yapması ya da orman bitkilerini kökleyip tarım yapmaya teşebbüs etmesi nitelik kaybı değil, zorla niteliğin kaybettirilmesidir. Bu yöntemle, ormanlarda nitelik kaybettirilmesinin doğal sonucu erozyon ve ormanın yok olmasıdır. Yasa, bu yolun açılmasını amaçlamamıştır. Yasanın tanımladığı nitelik kaybı içinde bu tür olaylara yer yoktur. Aksi halde, 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi ormanların bilinçli şekilde niteliğinin kaybettirilmesine, tahribatına ve yokedilmesine izin veriyormuş gibi bir sonuca ulaşılır ki, bunu kabul etmek olanaksızdır. Suç teşkil edecek biçimde zorlama yolu ile ormanın niteliğinin yokedilmesi yasalarla korunamaz. Şu halde, uzman orman bilirkişinin anılan bu olguları raporunda tartışması ve taşınmazın hangi maddi ve bilimsel olgular sonucu nitelik kaybettiği sonucuna ulaştığını açıklaması, kendi haline bırakıldığında tekrar orman haline dönüşür mü, ülke ekonomisi açısından orman olarak muhafaza mı daha yararlı yoksa tarım alanı olarak mı daha yararlı olabilir gibi hususlar da bilirkişiye tespit ettirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Bu koşulları taşımayan inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 21/03/2006 günü oybirliğiyle karar verildi.