Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 370 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12523 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi ve kal istemi ile orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 20/01/2012 gün ve 2010/10649 E. - 2012/401 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A R Davacı ..., davalı ...'a husumet yönelterek Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 25.6.2005 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını belirttiği ortak murisi babalar... adına 1937 tarih 579 numarada vergide kayıtlı bulunan taşınmazın ortak muris olan babalarından kendisine ve kardeşlerine intikal ettiğini, murisin ölümünden sonra kendi aralarında yaptıkları harici ve rızaî taksimde patika yolun batısının kızkardeşi ...'a düştüğünü, yolun doğusunun ise, sırasıyla....... ve ...'a ve ... kısmının da....'a isabet ettiğini, ... hissesini 20.05.1979 tarihli harici senetle satın aldığını, fiilen zilyetliğini de devraldığını, ...'de ikamet etmesi nedeniyle de mülkîyet hakkı kendisinde kalmak koşulu ile geçici olarak kullanımı kızkardeşi ...'a bıraktığını, 2005 yılında köye döndüğünde ise, kızkardeşi davalının haksız olarak taşınmazına izinsiz ağaç diktiğini ve taşınamazı sahiplenmek suretiyle taşınmazına müdahale ettiğini iddia ederek, müdahalesinin önlenmesi ve davalı tarafından tesis edilen bina, ağaç benzeri şeylerin kal’ine karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre orman kadastrosu ve 2/B uygulaması, 2003 yılında yapılmış ve sonuçları 24.07.2006 tarihinde altı ay süreyle ilân edilmiştir. Bunun üzerine, davacı ... bu kez, kadastro mahkemesinde 15.01.2007 tarihinde 2007/29 Esasta Hazineye husumet yönelterek orman kadastrosuna itiraz davası açmıştır. Dava dilekçesinde; 4156, 6058 ilâ 6065, 4157 ve 4156 nolu OS noktaları ile çevrili bulunan P.IX numaralı 2/B alanındaki taşınmazların.......,... ve ... işgalinde olduğunun yazıldığını, yine 6066, 6067, 6068, 6069, 6070, 6071 ve 6066 nolu OS noktaları ile çevrili bulunan P.X numaralı 2/B alanındaki taşınmazın ...'ın zilyetliğinde olduğu yazılmıştır. Oysa, taşınmazın bu şahıslarla alakası olmadığını...'ın kızkardeşi ...'ın oğlu olduğunu, her iki taşınmazın da babaları...'dan mirasçılarına kaldığını, ...'ın ölü olması nedeniyle ölü kişinin kullanımının zaten sözkonusu olmayacağını,....'ın hissedarlardan birinin hissesini satın aldığını,...'ın ise kızkardeşi ...'ın kocası olduğunu, yanlış olarak isminin yazıldığını, 1947 yılına kadar babalarının kullandığını, 50 yılı aşkın da halen kendi zilyetlik ve tasarruflarında bulunduğunu ileri sürerek 2/B madde uygulamasının iptali ile adına tescilini istemiştir. Dava konusu yerde 2006 yılında 3402 sayılı Kanuna göre genel arazi kadastrosu yapılmış ve sonuçları 18.06.2007 - 18.07.2007 tarihleri arasında ilân edilmiştir. Orman kadastrosuna itiraz davasına konu edilen P.IX numaralı 2/B alanı, genel arazi kadastrosunda 4525 parsel numarası ve tarla niteliği ile 58.715.28 m2 yüzölçümüyle, yine P.X numaralı 2/B alanındaki taşınmaz da, 4526 parsel numarası ve tarla niteliği ile 8672.36 m2 yüzölçümüyle 05.09.2009 tarihinde Hazine adına tescil edilmiş, taşınmazlar orman kadastrosu sonucu tescil edildiğinden, tapulama tespit tutanağı düzenlenmediği bildirilmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastro geçmesi nedeniyle asliye hukuk mahkemesince 09.05.2006 tarihinde görevsizlik kararı verilerek dava dosyası kadastro mahkemesine devredilmiş, davacının orman kadastrosu sırasında 2/B niteliğiyle sınırlandırılan IX ve X sayılı parsellere yönelik açtığı orman kadastrosuna ve 2/B uygulamasına itiraz davası da bu dava dosyası ile birleştirilmiştir. Mahkemece davanın reddine, çekişmeli 101 ada 4525 ve 4526 parsel sayılı taşınmazların tamamının orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; davacı tarafından temyizi üzerine, Dairenin 20/01/2012 gün ve 2010/10649 E. 2012/401 K. sayılı ilâmıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir. Dava, elatmanın önlenmesi ve kal istemi ile orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazların bulunduğu bölgede yargılama sırasında 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik hükümlerine göre orman kadastrosu ve 2/B uygulaması 2003 yılında yapılmış ve sonuçları 24.07.2006 tarihinde altı ay süreyle ilân edilmiştir. Mahkemece yapılan keşif ve uygulamada uzman orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazların 1969 tarihli hava fotoğflarında orman olarak göründüğü ve 1960 tarihli memeleket haritasında ormanlık alanda kaldığı ve 2/B madde koşullarını taşımadığı ve orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Karar tarihinden önce 5831 sayılı Kanun, 27 Ocak 2009 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş, 2/B alanlarında kullanım kadastrosunu düzenlemektedir. Yine, karar tarihinden sonra da 6292 sayılı Kanun, 26 Nisan 2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Davacının dava ettiği yerin, P.IX 2/B alanı olarak Hazine adına tarla niteliği ile tescil edilen 4525 parsel içinde kalan bir kısım yer olduğu, aynı nitelikte benzer davaların açılması durumu dışında bu dosyada taşınmazın tamamının dava edilmediği, bu nedenle hem, P.X 2/B alanı olarak Hazine adına tarla niteliği ile tescil edilen 4526 parsel sayılı taşınmaz hem de 4525 parselde dava edilen alan yüzölçümünden geriye kalan 2/B alanlarının kesinleştiği dikkate alınmadan ve bu yönde bir talep olmadığı halde, taşınmazların tamamının orman niteliği ile Hazine adına tescili doğru olmadığı gibi, dava konusu edilen taşınmazla ilgili 3402 sayılı Kadastro Kanununun 2/B madde uygulama yönetmeliği dikkate alınmak suretiyle 2/B madde tutanağı düzenlenmeden tapu kütüğüne aktarılmak süretiyle tarla niteliği ile Hazine adına tescilinin yapılaması da doğru değildir. Zira bu husus, 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesinde ''Tahditleri yapılarak kesinleşmiş ve tescil edilmiş ormanlara ait kayıt ve belgeler tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılır.'' şeklinde düzenlenmiş olup, 2/B alanları ile ilgili değildir. Bu nedenle; öncelikle, 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulama yönetmeliği doğrultursunda yapılan işlem de dikkate alınarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu ve uygulama yönetmelikleri doğrultusunda davalı 4525 ve 4526 parsel sayılı taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenmeli ve benzer nitelikte bu parsellerle ilgili başka davaların açıldığının saptanması halinde, 4525 ve 4526 parsel sayılı taşınmazların tutanakları, aksi halde, 4525 parsel sayılı taşınmazın tutanağı itirazlı olduğu belirtilerek kadastro mahkemesine gönderilmelidir. Bundan sonra, keşifte uygulandığı belirtilen 1960 tarihli memeleket haritasının hazırlanmasında altlık olarak kullanılan eski tarihli hava fotoğrafı ile yine 1980'li yıllara ait hava fotoğrafı ve memeleket haritaları getirtildikten sonra yerel bilirkişi yardımı ile ve fen, ziraat ve orman bilirkişi aracılığı ile aşağıda belirtilen yöntemle yapılacak keşif ve uygulamada çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu araştırılmalı, 1937 tarihli vergi kaydı ve keşif tarihindeki ağaçların yaşları da dikkate alınarak 31.12.1981 tarihi itibariylede bilim ve fen bakımından çekişmeli taşınmazın nitelik yitirip yitirmediği bilimsel metodla tartışılmalı, rumuz içermeyen 1960 tarihli memeleket haritası ve 1980'li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğraflarıda dikkate alınarak araştırılmalı, nitelik yitirdiğinin kabul edilmesi halinde de 4525 parsel sayılı taşınmazın tesbit tutanağı üzerinde davacının kullandığı alan için 5831 sayılı Kanuna göre fiilî kullanım durumu dikkate alınarak kullanım şerhi verilmelidir. Mahkemece, dayanak vergi kaydı ile revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları, en eski tarihli ve 1980'li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaza ve çevre araziye de uygulanmak suretiyle, öncelikle memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planında, taşınmazın öncesinin ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak vergi kaydı genişletilebilir sınırları da içerdiğinden, komşu parsel dayanak kayıtlarından yararlanmak ve değişmez sınırdan başlamak üzere 3402 sayılı Kanunun 20/c ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı orman veya ormandan açma değil ise, miktar fazlasının, sınırda bulunan ormandan açma yapılmak suretiyle oluştuğu kabul edilmeli; 1937 tarihli vergi kaydı ve keşif tarihindeki ağaçların yaşları da dikkate alınarak 31.12.1981 tarihi itibariylede bilim ve fen bakımından çekişmeli taşınmazın nitelik yitirip yitirmediği bilimsel metodla tartışılmalı, rumuz içermeyen 1960 tarihli memeleket haritası ve 1980'li yıllara ait memleket haritası ve hava fotoğrafları da dikkate alınarak araştırılmalı, nitelik yitirdiğinin kabul edilmesi halinde de 4525 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağı üzerinde davacının kullandığı alan için 5831 sayılı Kanuna göre fiilî kullanım durumu dikkate alınarak kullanım şerhi verilmelidir. Tutanağın bu şekilde kesinleşmesi halinde de sonraki aşamada 6292 sayılı Kanunun getirdiği yeni haklar gözetilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı gerçek kişinin karar düzeltme isteminin KABÜLÜNE, Dairenin 20/01/2012 gün ve 2010/10649 E. - 2012/401 K. sayılı onama kararının kaldırılarak yerel mahkemenin 11/03/2011 gün ve 2007/358 E. - 2011/158 K. sayılı hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 28/01/2013 günü oybirliğiyle karar verildi.