Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3653 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 57 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 13/03/2008 gün ve 2007/18096-3844 sayılı bozma kararında özetle; "Çekişmeli taşınmaz 410 ada 1 nolu orman parseline bitişik olduğu halde mahkemece yörede orman kadastro çalışmalarının yapılıp yapılmadığı hususu araştırılmamıştır. O halde, orman tahdidi yapılıp kesinleşmiş ise orman tahdit harita ve tutanaklarının, kesinleşmemiş veya hiç yapılmamış ise resmi belgeler çekişmeli taşınmaz ile çevre araziye de uygulanarak taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi, orman sayılmayan yerlerden olduğu saptandığında ise davacı yararına 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının araştırılması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 21/07/1993 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 2006 tarihinde yapılıp dava tarihinde kesinleşen 4999 Sayılı Yasanın 9. maddesi gereğince yapılan fenni hataların düzeltilmesine ilişkin çalışma bulunmaktadır. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma ilamında belirtilen hususlarda yapılan araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Bozma ilamına uyulmakla uyulan taraf yararına usuli kazanılmış hak, mahkemeye de bozma ilamının gereklerini aynen yerine getirmesi yükümlülüğünü doğurur. Şöye ki; aynı Mahkemenin 2008/32- 113, 2008/33-114, 2008/31-149, 2008/38-151 sayılı dosyalarında (Dairemizin 2009/57, 2009/56, 2009/54, 2009/53) sayılı birden çok davacı gerçek kişi tarafından ham toprak, çalılık, taşlık niteliği ile Hazine adına tesbit edilen farklı taşınmazlar üzerinde kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının oluştuğu iddiası ile açılan davalarda mahkemece davanın kabulü yolunda kurulan hükümler dairemizin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen ilamı ile anlatılan hususlarda inceleme yapılması gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece her bir dosyada yörede orman kadastro çalışması yapılıp yapılmadığı sorularak bunlara ilişkin evraklar getirtilmiş ve uzman orman bilirkişi ile kesinleşen orman tahdit harita ve tutanaklarının uygulanması sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek başka hiçbir araştırma yapılmadan davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur. Taşınmaz çalılık niteliği ile Hazine adına tespit edildiğine ve davacı da zilyetliğe dayandığına göre uyuşmazlığın kesinleşen orman tahdidine göre çüzömlenmesi yeterli değildir. 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 17.maddesi gereğince orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasurrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (Ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14.maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliği, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip kesin olarak belirlenmesi gerekir. Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. O halde; dava konusu taşınmazın kesinleşen orman sınırları dışında kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre bu defa taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı ve davacının zilyetliğinin saptanması açısından, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrometri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin kadastro tespit tutanak örnekleri ve hu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile. yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile M.Y'nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler Z..... Fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir Harita-Kadastro (Jeodezi ve Fotogrametri) mühendisi ile bir yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de l/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, kadastro tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogometri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması halinde, gerçek kişilerin açtıkları davaların red edilmesi gerektiği düşünülmeli, ayrıca çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, 3402 Sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 05/03/2009 günü oybirliğiyle karar verildi.