Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 36 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7770 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Daran Köyü 136 ada 2 nolu 5319,42 m² yüzölçümlü taşınmaz, ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tapuda kayıtlıdır. Davacı gerçek kişiler, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın kendilerine ait olduğunu iddia ederek, tapu kaydının iptali ile kullanım durumlarına göre adlarına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve 136 ada 2 nolu parselin (A) ile gösterilen 1210,24 m² yüzölçümlü bölümünün davacı ... adına, (B) ile gösterilen 4109,18 m² yüzölçümlü bölümünün davacı ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık sürede açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 6831 sayılı Kanun gereğince 05.10.1992 yılında kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.1) İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (A) ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2) Mahkemece he nekadar, çekişmeli taşınmazın (B) ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı ... yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; orman bilirkişi raporunda taşınmazın (B) ile gösterilen bölümünün 1960 tarihli memleket haritasında yeşile boyalı fidanlık rumuzlu alanda bulunduğu belirtilmiş, hava fotoğrafındaki durumu hakkında inceleme yapılmamıştır. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, davacı ...'in köyden taşındıktan sonra taşınmazı kullanmadığını söyledikleri halde, taşınmazdaki zilyetliğin terk edilip edilmediği hususu üzerinde durulmamıştır. O halde mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen....(...) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı ve aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazın (B) ile gösterilen bölümü ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazın öncesinin orman olduğunun anlaşılması halinde, bu niteliğini koruduğu sıradaki zilyetliğe değer verilemeyeceği düşünülerek, 4785 sayılı Kanun hükümleri gözetilerek yapılan orman kadastrosunun kesinleştiği 1992 yılı ile taşınmazın tespit tarihi arasında da 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği, terk edilip edilmediği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ:1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, çekişmeli taşınmazın (A) ile gösterilen bölümü yönünden usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile taşınmazın (B) ile gösterilen bölümü yönünden hükmün BOZULMASINA 22.1.2013 günü oybirliğiyle karar verildi.