MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ile davalılar ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:... ilçesi, ... köyü 1238 parsel sayılı 89.798,55 m2 yüzölçümündeki taşınmaz tarla niteliği ile 14.06.2002 tarihinde ihdas yoluyla adına tescil edilmiştir.Davacı ... asıl davada 02.09.2005 tarihli dilekçeyle; 1238 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü imar ve ihya ettiğini, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek tapu kaydının iptali ve adına tescil istemiyle dava açmıştır.Birleşen davada davacı ... 16.12.2005 tarihli dilekçe ile; ... İlçe... tarafından 1238 parsel sayılı taşınmazın Mera Kanunun 5/b maddesi uyarınca mera olarak değerlendirildiğini, ...nun 3.4.2002 gün 139 sayılı kararı ile teknik ekip kararının uygun görüldüğünü, anılan karara yönelik itirazlarının...nca reddedildiğini belirterek,...nun itirazlarının reddine ilişkin kararının iptal edilip 1238 sayılı parselin bir bölümünün adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece; dava dosyaları birleştirildikten sonra 1238 sayılı parselin (B) harfi ile işaretlenen kesiminin 1982 tarihli hava fotoğraflarında tarım alanı olarak gözüktüğü, davacı tarafından tarla niteliği ile kullanıldığı, mera ve orman olmadığı, ...'ün eski ... köyü olduğuna ilişkin delil ve belge bulunmadığı, 1238 sayılı parselin adına tapuya tescil edildiği tarihe kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, (A) ve (C) harfleri ile işaretlenen kesimlerin 1982 tarihli hava fotoğraflarında ham toprak ve çalılık olarak gözüktükleri, halen tarla olarak kullanılmadıkları gerekçesiyle 1238 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 23.06.2014 tarihli rapor ekindeki krokide (B) harfi ile işaretlenen 3.809,62 m2 yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının iptal edilerek davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından (A) ve (C) harfleri ile işaretlenen bölümler yönünden, davalılar ve ... tarafından ise (B) harfi ile işaretlenen kesim yönünden temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; idarî yoldan adına tescil edilen taşınmazın TMK'nın 713. maddesi gereğince zilyetliğe dayalı olarak tapu kaydının iptali ve tescili, ... Kararının iptali ve tescil istemlerine ilişkindirÇekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1942-1943 yıllarında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 6831 sayılı Kanunun 1744, 2896 ve 3302 sayılı Kanun ile değişik hükümlerine göre yapılan sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu, tüm ormanlarda 2. madde ve 2/B madde uygulamaları vardır. 1967 yapılıp kesinleşen genel arazi kadastrosu vardır. Arazi kadastrosunun kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi yapılan inceleme ve araştırmada hükme yeterli değildir. Şöyle ki; kısa ve gerekçeli kararda “1238 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 23.06.2014 tarihli rapor ekindeki krokide (B) harfi ile işaretlenen 3.809,62 m2 yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının iptal edilerek davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş” (A) ve (C) harfleri ile işaretlenen kesimler ile birleşen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/617 E. sayılı ... kararının iptali ve tescil istekli dava yönünden olumlu veya olumsuz hüküm kurulmamıştır.Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin (c) fıkrasında "Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini" içermesi gerektiği belirtilmiştir. Aynı Kanunun 298/2. maddesinde ise "Gerekçeli karar, tefhim olunan hüküm sonucuna aykırı olamaz." düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan bu düzenleme ile, duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçe arasında farklılık yaratılamayacağı kuralı kabul edilmiştir.Bilindiği üzere, mahkeme kararları gerekçesi ve hüküm fıkrası ile bir bütün olup, gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler.Eldeki davada ise, gerekçeli kararın delillerin tartışılması ve verilen kararın hangi nedenlerle kabul edildiğinin değerlendirilmesine ilişkin bölümünde “1238 sayılı parselin (B) harfi ile işaretlenen kesiminin 1982 tarihli hava fotoğraflarında tarım alanı olarak gözüktüğü, davacı tarafından tarla niteliği ile kullanıldığı, mera ve orman olmadığı, ...'ün eski ... köyü olduğuna ilişkin delil ve belge bulunmadığı, 1238 sayılı parselin adına tapuya tescil edildiği tarihe kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu, (A) ve (C) harfleri ile işaretlenen kesimlerin 1982 tarihli hava fotoğraflarında ham toprak ve çalılık olarak gözüktükleri, halen tarla olarak kullanılmadıklarından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı” belirtilmiş, kısa ve gerekçeli kararda ise sadece (B) harfi ile ile işaretlenen kesim yönünden hüküm kurulmuş, (A) ve (C) harfleri ile işaretlenen bölümler ile birleşen dava yönünden olumlu veya olumsuz hüküm kurulmamıştır. Değinilen bu durum yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ile kanun hükümlerine aykırı olup, anılan hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Diğer taraftan; 1238 sayılı parselin 1967 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında tescil dışı bırakıldığı, ... İlçe... tarafından Mera Kanununun 5/b maddesi uyarınca mera olarak değerlendirildiği, anılan ekip kararının 14.03.2002 tarihinde ...na bildirildiği, ...nca 03.04.2002 gün 139 sayılı kararla ekip raporunun uygun görüldüğü, 08.07.2002 tarihinde alınan kararın ilgili kurumlara bildirildiği, davacının komisyona itiraz ettiği, itirazın ...unca 14.10.2005 tarihinde reddedildiği, davacının 16.12.2005 tarihinde ...unun ret kararının iptali ve taşınmazın adına tescili isteğiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinde 2005/617 Esas sayılı davayı açtığı, anılan davanın eldeki dava ile birleştirildiği halde mahkemece usûlünce mera araştırması yapılmadan aynı köyden dinlenen davacı tanıklarının anlatımlarına itibar edilerek sonuca gidilmiştir. Bundan ayrı çekişmeli taşınmazın bulunduğu yere ilişkin orijinal kadastro paftası sureti getirtilip taşınmazın hangi sebeple tescil dışı bırakıldığı araştırılmamış aksine dava dışı 1237 sayılı parselin bulunduğu alana ilişkin kadastro paftası sureti getirtilmiştir. Yine davalılardan , çekişmeli taşınmazın bulunduğu ...'ün mübadil ...lardan kalma yer olduğu iddiasında bulunarak buna ilişkin yakın parsellere ilişkin açılmış dava dosyalarına dayandığı halde, anılan savunma üzerinde durulup iskanen dağıtılan taşınmaz olup olmadığı araştırılmamış, varsa bu şekilde dağıtılan yerleri gösterir harita veya kadastro paftası ile ilgili dosyalar getirtilmemiştir.Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli (A), (B) ve (C) harfleri ile işaretlenen taşınmazların 1942-1943 yıllarında yapılıp kesinleşen orman tahdit haritası dışında kaldığı, 1959 tarihli memleket haritasında kısmen çalılık rumuzlu yeşil alanda, kısmen açık alanda, 1982 ve 2005 tarihli hava fotoğraflarında (A)'nın çalılık ve ham toprak, (C)'nin dere yatağı, (B)'nin 1982 tarihli hava fotoğrafında çalılık ve ham toprak, 2005 tarihli hava fotoğrafında tarla olarak gözüktüğü belirtilmiş ise de raporun ekindeki siyah beyaz memleket haritasında aplike yapılmış olup taşınmazların konumları net olarak gözükmediği gibi taşınmazların hava fotoğraflarındaki ve ilk orman tahdit hattındaki konumlarıda gösterilmemiştir. Fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 06.06.2011 tarihli raporda da, orman bilirkişi raporu ile aynı yönde açıklamalarda bulunulmuştur. Ancak fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen rapor ile raporu hükme dayanak yapılan fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen ek raporda; (B) harfi ile işaretlenen taşınmazın 1976 ve 2005 tarihli hava fotoğrafında tarla, (C) harfi ile işaretlenen yerin dere yatağı, (A) harfi ile işaretlenen kesimin çalılık ve ham toprak olarak gözüktüğü belirtilmiştir. Fen bilirkişi ... ve ... tarafından düzenlenen rapor ekindeki hava fotoğrafında yapılan aplike ile fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 06.06.2011 tarihli rapor ekindeki hava fotoğrafında yapılan aplikede birbirinden farklıdır. Ayrıca komşu parsellerin kadastro tutanak ve dayanak kayıtları getirtilip uygulanmamış, davalı yeri ne olarak okudukları belirlenmemiştir. Diğer taraftan yörede imar uygulamasının yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hangi tarihte kesinleştiği de araştırılmamıştır. Mahkemece anılan eksiklikler ve çelişkiler üzerinde durulup yöntemince giderilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiştir. Bu nedenle; tarafından daha önce aynı köyde mübadil ...lar'dan kalma yer iddiası ile açılmış veya bu iddia ile savunmada bulunulup lehlerine sonuçlanan dava dosyaları varsa listesi alınarak ilgili dava dosyalarına ait kesinleşme şerhli karar örnekleri, varsa iskanen dağıtılan taşınmazlara ilişkin haritalar,çekişmeli taşınmazlar ve komşu parselleri birlikte gösteren ilk kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği, yöreye ait 1/5000 ölçekli fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftası, davalı taşınmaza komşu olan parsellerin kadastro tutanak ve dayanak belgeleri, yörede yapılan ilk orman kadastrosuna ilişkin çalışma tutanakları ve tahdit haritası, en eski tarihli ve 1980’li yıllara ait hava fotoğrafları ile memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilmeli, yörede imar uygulamasının yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hangi tarihte kesinleştiği araştırılmalı, taşınmazların hangi nedenle kadastroda tespit dışı bırakıldığı belirlenmeli, dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen .... ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, yapılacak araştırmada dava konusu yerlerin orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı ve yansız komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazların öncesi bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, komşu parsellerin tespitlerinde belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, dava konusu yerlerin kamu malı niteliğinde mera olmadığı sonucuna varıldığı takdirde, en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile TMK’nın 713. maddesine dayanılarak dava açıldığından dava tarihinden, 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları ile ortafoto haritaları, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/6/2005 tarihli ve 2005/9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHBÜY) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumunu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, ayrıca taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek komşu köyden seçilen yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca;a) Taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, b) Keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak ve taşınmaz fotoğraf üzerinde gösterilerek dava dosyası içine konulmalı,c) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra yetkilileri tarafından hazırlanan idarî tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalılar ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05.05.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.