Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3473 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9177 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili ve davalılardan ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:Kadastro sırasında ... Köyü 101 ada 3 parsel sayılı 93.582,42 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle belgesizden ... ve müşterekleri adına tespit edilmiştir.Davacı ..., 03.10.2011 havale tarihli dava dilekçesinde; ... İli, ... Köyünde yapılan arazi kadastrosu sırasında, 101 ada 3 parsel sayılı taşınmazın murisleri ve dedeleri olan ...'ya ait iken kadastro tespiti sırasında davalılar adına tespitin yapıldığını, annesi ...'nın babası ve kendisininde dedesi olması nedeniyle kendisine isabet eden hissesinin tespit dışı kaldığını ileri sürerek, yapılan tespitin iptali ile sunmuş olduğu nüfus aile kayıt tablosunda belirtilen mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir...., 19.04.2012 tarihli dilekçesi ile; taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki mera ve orman niteliğinde arazilerden olduğunu ileri sürerek, ... adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.Mahkemece, davacı ... tarafından açılan davanın reddine, katılan ...nin davasının kabulü ile dava konusu ... Köyü 101 ada 3 parsel sayılı taşınmazın orman niteliğinde ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ve davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1999 yılında yapılıp sonuçları 12/05/2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen ... bulunmaktadır. İncelenen dosya kapsamına göre, davacı ... tarafından 03.10.2011 tarihinde hâkimin havale ettiği dava dilekçesi ile; kadastro mahkemesinde açılan davanın, 30 günlük askı ilân süresi içinde açıldığı kabul edilerek, işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmişse de; mahkemece sürelerin hesabında yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; her ne kadar dava dilekçesi 03.10.2011 tarihinde hâkime havale ettirilmiş ise de, harca tabi davalarda, dava dilekçesi, davacı tarafından gerekli harçlar ödendikten sonra, uyap sisteminden numara alarak, kaleme gönderildiğinden, harcın ödendiği tarihte dava açılmış sayılır. Nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 06.02.1984 gün ve 1983/7-3 sayılı kararı gereğince;" harca tabi olmayan davalarda, hâkimin dava dilekçesini havale tarihinde, harca tabi davalarda ise, harcın ödendiği tarihte dava açılmış sayılır." hükmü kabul edilmiştir. Somut olayda, dava harca tabi davalardan olduğu için, harcın yatırıldığı 27.10.2011 tarihinde dava açılmıştır. Bu nedenle, halli gereken sorun; askı ilânının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı ve davanın askı ilânı süresi içinde açılıp açılmadığının tesbitidir. 3402 sayılı Kanunun 11. maddesi ve Kadastro İlânları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre, kadastro müdürünün, kadastro tutanaklarına göre yapılan tesbitlere dayanarak askı ilân cetvellerini düzenleyeceği, bu cetvelleri ve pafta örneklerini müdüriyette ve ayrıca muhtarın çalışma yerinde 30 gün süreyle ilân ettireceği, itirazı olanların bu süre içinde Kadastro Mahkemesinde dava açabileceği, 30 günlük askı süresinin, ilânın yapıldığı günün ertesi gününden itibaren işlemeye başlayacağı, askı ilânının kanun ve yönetmelikte öngörülen 30 günden daha az süreyle yapılmasının, kanunun tanıdığı 30 günlük dava açma süresini etkilemeyeceği, 3402 sayılı Kanunun 11/1, 29/3, (Eski HUMK'nın 159, 161) 6100 sayılı HMK'nın 91, 92 md. ve Kadastro İlânları Hakkındaki Yönetmeliğin 9. maddesi gereğince ilânın yapıldığı günün ertesi gününden başlamak üzere 30 günlük süre içinde açılacak davalara kadastro mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda, dava konusu parselin kadastro tutanağının 26.09.2011 - 25.10.2011 tarihleri arasında 29 gün süreyle ilan edildiği, 26.09.2011 tarihinden itibaren 30. gün, 26.10.2011 günü mesai saati bitimine denk gelmekte olup, kadastro mahkemesinde dava açılması için son gün, bu tarihtir. Tutanak arkasında 25.09.2011 tarihinde son bulduğunun yazması bir hüküm ifade etmez. Temyize konu dava ise, davacı tarafından 31. gün olan 27.10.2011 tarihinde harçlandırılan dilekçe ile açılmıştır.Zaman bakımından kadastro mahkemesinin görev ve yetkisini düzenleyen 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi hükmüne göre “Kadastro mahkemesinin yetkisi (görevi) her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği günde başlar.” Kadastro mahkemesinin davayı görebilmesi için dava konusu taşınmaz hakkında tespit tutanağı düzenlenmesi ve yasal süre içerisinde dava açılmış olması gerekir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, temyiz edenlerin sıfatına bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında gözetilmelidir. Bu sebeple, mahkemece, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağı kesinleştiğinden davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu düşünülmeden, yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... vekili ve davalılardan ...'nun temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer konuların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/05/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.