MAHKEMESİ : Kandıra Kadastro MahkemesiTARİHİ : 31/07/2013NUMARASI : 2009/61-2013/115Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı M.. Ö.., 27/03/2013 havale tarihli dilekçesi ile, ...Köyü, sınırlarını dilekçede bildirdiği taşınmazların zilyetliğinde olduğu, iddiasıyla, taşınmazların kendi adına tescili, istemiyle açmıştır. Dava sırasında yörede yapılan kadastro sırasında, ... 194 ada 24 parsel sayılı taşınmaz 7046,95 m2, yüzölçümlü olarak, tarla vasfıyla, 194 ada 40 parsel sayılı taşınmaz 1193,63 m2 yüzölçümlü olarak tarla vasfıyla, 324 ada 41 parsel sayılı taşınmaz 3043,14 m2 yüzölçümlü olarak tarla vasfıyla, 276 ada 9 parsel sayılı 1096,12 m2 yüzölçümlü olarak tarla vasfıyla, 323 ada 2 parsel sayılı 8434,02 m2 yüzölçümlü olarak tarla vasfıyla, 324 ada 21 parsel sayılı 10.719,77 m2 yüzölçümlü olarak tarla vasfıyla ve 318 ada 9 parsel sayılı 21.336,67 m2 yüzölçümlü olarak tarla vasfıyla, asliye hukuk mahkemesinde davalı olduğu belirtilerek tesbit edilmiştir. Asliye hukuk mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dosya kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Kadastro mahkemesince, davanın kısmen kabul kısmen reddine, 194 ada 24 ve40, 276 ada 9, 324 ada 21 parsellere açılan davaların kabulü ile davacı M.. Ö.. adına tapuya kayıt ve tesciline, 323 ada 2 ve 324 ada 41 parsellerin orman bilirkişi ve fen bilirkişi tarafından (A) harfi ile gösterilen kısımlarının davacı adına, (B) harfi ile gösterilen kısımlarının orman vasfıyla Hazine adına, 318 ada 9 parselin (A1)+(A2) ile gösterilen 16804,94 m2 kısmının davacı adına, (B) harfi ile gösterilen kısmın 4561,73 m2 kısmının orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından 194 ada 24 ve 40, 324 ada 21, 276 ada 9 parseller, 323 ada 2 ve 324 ada 41 parsellerin (A) harfli bölümlerine ve 318 ada 9 parselin (A1) ve (A2) bölümlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir.Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 03/06/1991 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ve çekişmeli parseller yönünden 16/03/2009-17/04/2009 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır.Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyleki: Hazine tarafından 318 ada 9 parselin 1. derece arkeolojik sit alanında kaldığı iddia edilmiş olmasına rağmen bu konuda araştırma yapılmadığı, üzerinde kalıntı ve korunması gereken kültür varlığı bulunup bulunmadığının belirlenmediği, zilyetlik hususunun olgulara dayandırılmadığı, asliye hukuk mahkemesinde yapılan keşif sonucunda alınan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazların 35-40 yıldır tarımsal üretimde kullanıldığı, orman bilirkişi raporunda orman kadastrosuna göre bir kısım taşınmazların (A) harfi ile gösterilen kısımlarının yeşil alanda kaldığı açıklandığı, kadastro mahkemesinde yapılan keşiften sonra alınan ziraat bilirkişi raporunda taşınmazların en az 10-15 yıldır tarımsal faaliyet için kullanıldığı ve orman bilirkişi raporunda ise taşınmazların tamamının orman kadastrosu dışında kaldığı açıklandığı ve hava fotoğrafları üzerinde de değerlendirme yapılmadığı ve mahkemece bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediği anlaşılmaktadır. Çelişkili bilirkişi raporları ve eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.Bu nedenlerle; mahkemece, ilgili Kültür ve Turizm Varlıklarını Koruma Kurulundan 318 ada 9 parselin arkeolojik sit alınında kalıp kalmadığı sorularak, kalmakta ise buna ilişkin bilgi belge ve sit haritalarının istenmesi, yörede yapılan orman tahdidi, aplikasyon ve 2/B uygulama çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneklerinin, eski tarihli memleket haritası ile 1985 - 1990'lı yıllara ait memleket haritası ile bu haritaların dayanağı hava fotoğrafları çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir orijinal kadastro paftasının komşu parsel tutanak ve varsa dayanak kayıtlarının getirtilmesi, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri veya orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi, bir ziraat mühendisi, bir arkeolog bilirkişi ve bir tapu fen memurundan oluşturulacak, bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek, taşınmazın konumunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenerek, bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, sit haritası ile taşınmaz ve geniş çevresini gösterir orjinal kadastro paftası çakıştırılarak, taşınmazın tam olarak yeri düzenlenecek krokide gösterilmeli, taşınmaz üzerinde kalıntılar ve korunması gerekli kültür varlığı bulunup bulunmadığına ilişkin arkeolog bilirkişiden detaylı rapor alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.Çekişmeli taşınmazlar tahdit içinde kalmıyor ise o takdirde, bilirkişiler tarafından hava fotoğrafları ile memleket haritaları çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan, dosyada mevcut orman bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderir ve açıklayıcı nitelikte, duraksamaya yer vermeyecek şekilde rapor düzenlettirilmeli; çekişmeli taşınmazın bir bütün olarak düşünüldüğünde 6831 sayılı Kanunun 17/1-2. maddeleri karşısındaki durumu araştırılmalı, imar, ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu ve konumunu duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösterir rapor alınmalı, sit haritası ile taşınmaz ve geniş çevresini gösterir orjinal kadastro paftası çakıştırılarak, taşınmazın tam olarak yeri düzenlenecek krokide gösterilmeli, taşınmaz üzerinde kalıntılar ve korunması gerekli kültür varlığı bulunup bulunmadığına ilişkin arkeolog bilirkişiden detaylı rapor alınmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; ziraat müdendisinden zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı yönünde ayrıntılı rapor alınmalı zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı ile tesbit tarihine kadar zilyetlikle kazanım koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 2. fıkrası hükümleri gözönünde bulundurularak yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tespit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, komşu parseller hakkında açılan davalar gözönünde bulundurulmalı, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; müdahil Hazine ve davalı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/03/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.