MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı 11.08.2010 tarihli dilekçesiyle,... İlçesi.... Köyü'nde 3402 sayılı Kanunun 5831 sayılı Kanun ile eklenen ek 4 maddesi gereğince yapılıp 15.07.2010 – 13.08.2010 tarihleri arasında ilan edilen 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin fiilî durumlarına göre ve ifraz tevhit işlemlerinde parsellerin sınır, yüzölçümü, ölçü ve koordinatlarının güncellemesi çalışmasında, 1138 sayılı parselle ilgili orman sınır hattının yanlış geçirildiği, önceki yıllarda yapılan kadastro işlemlerinde belirlenen fiilî kullanım durumu ve orman sınırlarının dikkate alınmadığından yanlış geçirilen orman sınır hattının düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, davacıya meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine rağmen, ilk celseye kadar dava delillerini bildirmediği gerekçesiyle 3402 sayılı Kanunun 28/2 maddesi gereğince İTİRAZ ETMEMİŞ SAYILMASINA, davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm temyiz aşamasında vekaletname ibraz eden davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4 maddesi gereğince yapılan güncelleme kadastro çalışması sonucu yapılan fennî hataların düzeltilmesine itiraz niteliğindedir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, dava tarihinden önce 1946 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp 1947 yılında kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 24.03.1976 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde çalışması ile 1987 yılında yapılıp 04.06.1987 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde çalışması vardır. 3402 sayılı Kanunun 28. maddesine göre “...Hâkim, duruşma gününü taraflara Tebligat Kanunu hükümlerine göre resen tebliğ eder.Davacı gerçek ve tüzel kişiler, dava sebep ve delillerini dilekçelerinde bildirmek zorundadır. Dilekçede bu husus bildirilmemiş ise, hâkim gönderilecek davetiye ile dava sebep ve delillerini bildirmesini davacıya tebliğ eder. Davacı, ilk duruşma oturumuna kadar dava sebep ve delillerini dilekçe ile veya ilk oturuma gelmek suretiyle bildirmez ise, hâkim, davanın açılmamış sayılmasına ve tespit gibi tescile karar verir. Bu hüküm davetiyede açıkça belirtilir. 30 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü saklıdır...”Dava, 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4 maddesi gereğince yapılan güncelleme kadastro çalışması sonucu yapılan fennî hataların düzeltilmesine itiraz niteliğinde bulunduğuna göre, davada 3402 sayılı Kanunda düzenlenen yargılama usûlü uygulanacaktır. Bu nedenle, dava dilekçesinde dava sebep ve delillerini bildirmeyen davacıya 3402 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen 28. maddesi gereğince yazılması zorunlu bulunan ihtaratı içeren tebligat yapılması gerekir. Somut olayda davacıya, HMK'nun 213 ve 337. maddeleri gereğince tahkikata yokluğunda devam edilip hüküm verileceği ihtaratını içerir davetiye tebliği yapıldığının anlaşılmasına göre 3402 sayılı Kanunun 28. maddesinde düzenlenen ihtaratı içermeyen davetiye tebliği sonucunda, yargılamaya katılmayan davacı aleyhine olarak ve dava sebep ve delillerini bildirmediği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır. Ayrıca, aynı parsel hakkında mahkemenin 2010/1136 esas sayılı dosyasında da davalı olduğu bildirildiğinden ve biri hakkında kurulacak hükmün diğerini etkiyeceği nazara alınarak birleştirme hususu değerlendirilmelidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 25/01/2013 günü oybirliğiyle karar verildi.