Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3118 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 970 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Şükrü Ünal tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Kadastro sırasında ...... Köyü 187 ada parsel sayılı 4632.59 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Şükrü Ünal tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; resmi belgelere göre taşınmaz üzerinde inceleme yapan Orman Yüksek Mühendisi .... ..... 25.05.2005 tarihli raporunun ilk sayfasında çekişmeli taşınmazın 1961 tarihli memleket haritasında yeşil boyalı ormanlık alana isabet ettiğini bildirdiği halde, aynı raporun ikinci sayfasında çekişmeli taşınmazın eski tarihli memleket haritasında kısmen orman ve hava fotoğrafında seyrek dağılımlı çalılık alan olarak gözüktüğünü ve eğimin % 2-3 olduğunu, raporuna ekli krokisinde de taşınmazı kısmen yeşil, kısmen de sarı alanda göstermiş, taşınmaz içerisinde taşlık ve meşe öbekleri olduğunu ve 8-10 yıldır da ekilmediğinden söz ederek orman sayılan yerlerden olduğunu bildirmiştir. Rapor bu haliyle resmi belgelere göre kendi içerisinde çelişkili olup, bu çelişki giderilmeden bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz. Ayrıca; mahkemece memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planının orijinalleri getirtildiği ve keşifte uygulandığı halde, rapor ekindeki memleket haritasının orijinalinden çekilmiş renkli örneği olmadığı gibi, memleket haritasının bilgisayarla boyandığı görülmüş, orijinal memleket haritası ile birlikte hava fotoğrafı dahi rapora eklenmemiştir. Bu durum raporu denetlemeye olanak vermediği gibi mahkemeyi de yanıltıcı özellik içermektedir. Bu nedenle; öncelikle mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 13/03/2006 günü oybirliğiyle karar verildi.