Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı Yerel Mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 22.06.2004 gün ve 2004/1987-6445 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalılardan Orman Yönetimi ve Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri .... Köyünde bulunan 4 parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne krokide (A) ile işaretli 2100 m2, (B) ile işaretli 10750 m2, (C) ile işaretli 1650 m2, (D) ile işaretli 7200 m2 yüzölçümündeki taşınmazların davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle Dairece onanmıştır. Bu kez, davalı Orman Yönetimi ve Hazine vekili kararın düzeltilmesini istemektedir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde 18.07.1998 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır ve çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi dışında bırakıldığı anlaşılmıştır. İncelenen dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1953 yılında yapılarak kesinleşmiş olup, davaya konu taşınmaz orman niteliğinde taşlık, çalılık olması nedeniyle tapulama harici bırakılmış olduğundan, Medeni Yasanın 713. maddesi ve 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, orman kadastro işleminin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Dava konusu taşınmazın tespit tarihinde yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre orman - taşlık - çalılık yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılarak orman olduğu belirlendiğine göre, taşınmazın orman olmadığı hususu, ancak yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilebilir. Bu durumda, tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas teşkil edecektir. Başka bir anlatımla, yörede yapılacak orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar, taşınmaz orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdüreceğinden daha önceki tarihlerdeki zilyetliğe değer verilemeyecektir. Yargıtay H.G.K.nun 24.10.2001 gün, 2001/8-464/751 sayılı kararı ile H.G.K.nun 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, genel arazi kadastrosu sırasında orman vasfında çalılık olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın öncesinin orman olduğunun kabulü ile daha sonraki tarihte yapılacak orman kadastrosunda tespit harici bırakılmasından dava tarihine kadar yirmi yıllık zilyetlikle kazanma süresinin gerçekleşmediği durumda davanın reddinin gerekeceği hükme bağlanmıştır. Davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde yapılan orman kadastrosu 18.07.1998 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğine göre, orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılma tarihinden dava açma tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresi dolmadığından davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. O halde; anılan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabulü gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Orman Yönetimi ve Hazine vekilinin karar düzeltme isteminin KABULÜNE, Dairenin 22.06.2004 gün ve 2004/1987-6445 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA 17/03/2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.