İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ: ... 3. Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı gerçek kişi vekilinin 05/02/2013 hâkim havale tarihli dilekçe ile, müvekkilinin ... ili, ... mahallesi 296 ada 163 sayılı parselini teşkil eden 50/400 arsa paylı 1. Kat 4 numaralı meskenin Necati Mordoğan adına kayıtlı iken 03/03/2006 tarihinde tapu kayıtlarına güvenerek bilgileri verilen taşınmazı iyi niyetle 45.000.-TL karşılığında tapuda satın aldığını, bu satış işleminden bir süre sonra müvekkiline, taşınmazı kendisine satan kişinin, tapunun üzerine kayıtlı olan kişinin kardeşi ... ... olduğunu, savcılığa yapılmış olan bir suç duyurusu nedeniyle öğrendiğini, tapuyu müvekkiline satan şahsın ... ... olduğunu, bu kişinin, gerçek malik olan Necati Mordoğan'ın kardeşi olduğunu, ... ... hakkında ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin .../... E. - .../... K. sayılı dosyasıyla yapılan ceza yargılamasında karar verildiğini ve kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz incelemesi için dosyanın Yargıtaya gönderildiğini, yargılama neticesinde verilen hükmün müvekkilinin dolandırıldığını açıkça belgelemekte olduğunu, sanığın kendi fotoğrafını yapıştırarak ağabeyi ... adına sahte nüfus cüzdan talep belgesi, buna dayalı olarak nüfus cüzdanı aldığını, bununla da tapuda sahte taşınmaz satış senedi düzenlettirdiğinden, sanığın zincirleme olarak sahte resmî belge düzenlemek suçundan ve dolandırıcılık suçundan ceza verildiği, öte taraftan Tapu Müdürlüğünün, tapu maliki ... ... sahte işlemle satış işlemini gerçekleştiren .... .... ve müvekkilini hasım olarak göstererek tapu iptali ve tescil davası açtığını, aynı davada tapu maliki ... ... da karşı davasını yine tapu iptali ve tescil davası olarak açtığını ve işbu davanın ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/139 Esas sayılı dosyası ile sonuçlandığını, bu her iki davanın da tedbir talepli olduğunu, dava neticesinde davacının davasının kabulüne karar verildiğini, kararın kesinleşmesi halinde tapu kaydının müvekkilinin üzerinden alınmasının zorunlu olduğunu, tüm bu olaylarda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin yalnızca iyi niyetli üçüncü kişi durumunda olduğunu, devir işlemini yapan tapu müdürlüğü personelinin görevlerini yaparken gerekli özeni ve dikkati göstermediklerinden dolayı müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdikleri hususunun ... 1. Sulh Ceza Mahkemesinin .../... Esas sayılı dosyası ile belirgin olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla davalının, taşınmazın bedeli olan şimdilik 18.000.-TL'nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş,17/12/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile (ilave harç yatırılmış) fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere tazminat miktarı 85093.-TL’ye yükseltilmiş ve yasal faiz uygulanmasını istemiştir.Mahkemece, dava ve ıslah dilekçesinin kabulü ile 18.000.-TL'nin dava tarihinden itibaren, 67.093.-TL'nin ise ıslah tarihi olan 17/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, ihbar olunanların taraf sıfatı bulunmadığından haklarında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur”. Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı Hazinenin olup Tapu Müdürlüğünün davalı sıfatı bulunmadığından tapu müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddi gerekeceği hususu düşünülebilir ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/9-718 E. - 2012/36 K. sayılı kararında da değinildiği üzere, HMK’nın 124/4. maddesindeki, “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” hükmü uyarınca, somut olayda, tapu müdürlüğünün davalı gösterilmesi ve tapu müdürlüğünün de Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmasının temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir. Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre de, davacı, temsilcideki yanılmayı sonradan düzeltebilir. Temsilcide yanılmanın hukuki yaptırımı, hasımda yanılmada olduğu gibi, davanın reddi gibi ağır bir sonuç doğurmaz.Davanın niteliğine göre, husumetin ... yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan ... Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin ... müdürlüğü değil, ... olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın davalı olarak sadece tapu müdürlüğüne yöneltildiğinden sözedilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilcide yanılma hali re'sen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, ... delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; ... vekilinin (...Müdürlüğünü temsilen) temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 09/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.