MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı Sulh Hukuk Mahkemesine verdiği, 09/12/2009 havale tarihli dava dilekçesi ile... Köyünde bulunan 179 ada 456 parsel sayılı taşınmazda kendisine babasından kalan yaklaşık 25000 m2'lik taşınmazın bulunduğunu ileri sürerek, taşınmazın bu kısmının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kendi adına tescili istemiyle dava açmış, dava değeri itibariyle dosya görevsizlikle asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.Mahkemece; dava konusu taşınmazların ifraz sonucu oluşan 179 ada 460 ile dava dışı 179 ada 464, 127 ve 125 parsel sayılı taşınmazlar içersinde kaldığı belirlendikten sonra kadastro tutanağının kesinleştiği tarihe kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 2000 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 08/05/2008 tarihinde çalışmalara başlanan ve kesinleşen evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 2/B madde uygulaması vardır. Mahkemece davanın reddi yolunda hüküm kurulmuşsa da; mahkemenin değerlendirmesi yerinde olmadığı gibi yapılan inceleme ve araştırma da hüküm kurmaya yeterli değildir.Şöyle ki; mahkemece yapılan keşifte, dava konusu olan taşınmazların, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen 179 ada 456 sayılı parselden ifraz edilen 179 ada 460 parsel ile 464 sayılı orman parseli ve 125 ve 127 sayılı parseller içinde kaldığı belirlendiği halde 125 ve 127 sayılı parsellerin tapu kayıtları ile kadastro tutanakları getirtilip eğer bu taşınmazlarda da davalı ... malik ise, dava konusu oldukları gözönünde bulundurularak gerekli inceleme ve araştırma yapılmamış, keşfe orman bilirkişi götürülmemiş, yörede kesinleşen tahdit ve 2/B çalışmaları bulunmasına rağmen tahdit harita ve tutanakları mahallinde uygulanıp taşınmazların kesinleşen tahdit hattına göre konumu belirlenmediği gibi eski tarihli ve dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları ile dayanağı hava fotoğrafları da mahallinde uygulanıp taşınmazların bu belgelerde nasıl nitelendirildiği araştırılmamış sadece dosya jeodezi uzmanı bilirkişiye tevdi edilerek taşınmazların 1954 ve 1992 tarihli hava fotoğraflarındaki konumunu gösterir rapor tanzim ettirilmiş, raporda 1954 tarihli hava fotoğraflarında dava konusu (A), (B), (C), (D) ve (E) harfleri ile gösterilen alanların tarımsal faaliyet yapılmayan bir görünümde oldukları, 1992 tarihli hava fotoğraflarında ise sürülmüş, nadasa bırakılmış, sabit sınırlı, tarımsal faaliyet yapılan yer olarak gözüktükleri, bu tarihler arasında başkaca uçuş bulunmadığı belirtilmiştir. Mahkemece bu denli eksik inceleme ve araştırma neticesinde çekişmeli taşınmazların 1992 tarihinden itibaren kullanılmaya başladığı ve kadastro tutanağının kesinleştiği 31/01/2000 tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğinin dolmadığı yönündeki gerekçesi yerinde değildir. Dava konusu taşınmazlar hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği tarihten itibaren geriye doğru 20 yıllık zilyetlik bulunup bulnmadığı resmi belgelerle ve diğer delillerle belirlenmelidir.O halde; mahkemece, öncelikle, 125 ve 127 sayılı parsellere ait tapu kayıtları ve tedavül belgeleri ile kadastro tutanak örnekleri getirtilmeli maliki ... olduğu takdirde dava konusu oldukları düşünülmeli, yörede yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışmalarına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve askı ilân tutanaklarının tamamı ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınırı noktalarıyla birlikte gösterir renkli, onaylı orman tahdit harita örneği, ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında bir harita - kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi, bir orman mühendisi ve bir ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yapılacak keşifte, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır .. noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü ve kullanılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, memleket haritaları, hava fotoğrafları ve fotogrametri yöntemiyle düzenlenen pafta üzerinde taşınmazların konumu gösterilmeli, tarım ve uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.