Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2674 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 2036 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı .... köyü 4839 nolu parselin içinde kalan 10 dönüm kadar yerin kendisine babasından kaldığını, 150 yıldır zilyetliklerinde olup, 2180 nolu vergi kaydı kapsamında kaldığını, bu kısma yönelik tapunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir. Çekişmeli 4839 parsel sayılı taşınmazın yörede 1993 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında meşelik niteliği ile Hazine adına tespit gördüğü ve halen aynı şekilde tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın kabulü ile (A) ile gösterilen 8090.18 m2'lik bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1993 yılında arazi kadastrosu yapılmış ve 10.08.1993-09.09.1993 tarihleri arasında ilan edilerek 10.09.1993 tarihinde kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır. Davacının dayandığı 2180 nolu vergi kaydı 15000 m2 yüzölçümünde olup dava dışı 4838 parsel sayılı taşınmaza revizyon görmüş ve bu parsel 25575.75 m2 yüzölçümü ile gerçek kişi adına tespit görerek tutanağı kesinleşmiştir. Aynı şekilde dava dışı 4842 nolu parsel 5946.53 m2 ve 4841 nolu parsel 1699.02 m2 yüzölçümleri ile aynı vergi kaydına dayanılarak gerçek kişiler adına tespit görmüş ve tespit tutanakları kesinleşmiş olup, tapuda şahıslar adına kayıtlıdır. Davacının dayandığı 2180 nolu vergi kaydının revizyon gördüğü bu parsellerin toplam yüzölçümü dayanılan 2180 nolu vergi kayıt miktarının çok üzerinde yer gerçek kişiler adına tescil edilmiştir. 3402 Sayılı Yasanın 21. maddesine göre bu tür belgeler kayıt miktarına itibar edilerek uygulanacağından ve kayıt miktarının çok üzerinde yer gerçek kişiler adlarına tescil edilmiş olduğundan artık 2180 nolu vergi kaydının çekişmeli 4839 nolu parsel içinde kalan ve dava konusu olan bölüme uygulanması söz konusu olamaz. Ayrıca mahkemece davacı adına tesciline karar verilen ve (A) ile gösterilen 8090.18 m2'lik kısım, dava dışı olup meşelik niteliği ile Hazine adına tescil edilen ve krokide (B) ile gösterilen 4839 parsel ile tamamen çevrili olup; bu nitelikleri ile çekişmeli 4839 parselin (A) ile gösterilen bölümü etrafları eylemli orman alanları ile çevrili orman içi açıklık niteliğindedir. 6831 Sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez. Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır. Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan yerlerde husule gelen enkaz hiçbir suretle eşhasa satılamaz. Bunlar resmi daire ve müesseseler ihtiyacına tahsis olunur. Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır. Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.12.1997 gün ve 1997/20 - 830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20 - 808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı kararları]. Ayrıca; Bu tür yerler yasa gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez. Bu nedenle çekişmeli taşınmazın tüm çevresi orman niteliğiyle Hazine adına tescil edilen eylemli orman alanları ile çevrili ve bu alanlar ile bütünlük arz eden orman içi açıklığı olduğu gözetilerek, davacı gerçek kişinin davasının reddine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 14.03.2005 günü oybirliğiyle karar verildi.