Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 252 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 17701 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:Davacı vekili, G…… Köyünde 225 ada 20 parsel numarası ile orman niteliğiyle Hazine adına kayıtlı taşınmazın bir bölümünün davacının zilyetliğinde olduğunu ve gerçekte bu yerin ormanla ilgisi olmadığını belirterek, davalı adına kayıtlı tapunun iptalini ve Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın ormanla ilgisi olmadığı belirlenerek davanın kabulü ile 225 ada 20 parselin tapusunun iptaline, E...Ş... ve arkadaşları adına paylı olarak tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 26.09.1975 tarihinde ilan edilerek dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. Madde uygulaması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1998 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. 1999 yılında 2859 Sayılı Yasaya göre pafta yenileme çalışması yapılmıştır.Mahkemece yapılan araştırma inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın baştan beri orman kadastro sınırları dışında olduğu ve dolayısıyla 2. Madde uygulamasına konu edilmediği ve davacı yönünden zilyedlik koşullarının oluştuğu kabul edilmişse de, çekişmeli taşınmaz orman kadastrosunun kesinleşmesi sonucu 01.04.1991 tarih 440 yevmiye ile ve 3028 Hektar 8700 m2 yüzölçümüyle orman niteliğinde tapuya tescil edilen 122 parselde (yenileme ile 128 ada 1 parsel) yapılan 2/B uygulaması ve ifraz sonucu oluşmuştur. Ancak, hükme esas alınan Orman Bilirkişi İ…… A…… tarafından hazırlanan raporda, ifraz haritaları ve orijinal kadastro paftasının kesinleşen orman kadastro haritası ile irtibatlı konumlarının gösterilmemesi nedeniyle rapor denetime elverişli değildir.O halde; mahkemece, öncelikle 1998 yılında yapılan arazi kadastrosu sırasında düzenlenen ve çekişmeli taşınmazın geldisi olan 122 parsel ile komşularını gösteren kadastro paftası ile 122 parsele kadastro tespit tutanağı düzenlenmişse, bu tutanak ve yine tescile esas alınan tüm belgeler, ifraz parsellerinin tümünün işaretlendiği harita Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra fen ve orman bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, yukarıdayazılı haritalar ile hem 1942 hem de 1975 yıllarında yapılan orman kadastro çalışmaları sırasında düzenlenen ve kesinleşmiş bulunan orman kadastro haritalarının ölçekleri eşitlenmek suretiyle birbiri üzerine aplike edilmeli ve temyize konu taşınmazın bu haritalardaki konumu tereddüte yer vermeyecek şekilde işaretlenmeli, eğer orman kadastro sınırları içinde kalan bir yer varsa bu kesimde sürdürülen zilyedliğin kazanma bakımından değer taşımayacağı, yine aynı şekilde nitelik kaybı nedeniyle orman sınırı dışına çıkarılan yerlerden ise öncesinin orman olması ve kanunlar uyarınca Hazineye intikal eden yerlerden olması sebebiyle olağanüstü zamanaşımı ve zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı düşünülmeli, aynı orman parselinin ifrazından oluşan ve mahkemenin 2008/422, Dairenin 2009/17709 sayılı dosyasında davaya konu edilen ve dairede aynı gün temyiz incelemesi yapılan 126 ada 15 parsele ilişkin hüküm bozulmuş olduğundan her iki dosyanın keşfi birlikte yapılarak müşterek rapor alınmalı ve bundan sonra elde edilecek delillere göre karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 19/01/2010 günü oybirliğiyle karar verildi.