Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Sümeyra tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: Kadastro sırasında, A. Köyü 208 ada 27 parsel sayılı 2.701,38 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, senetsiz ve belgesiz olarak tarla niteliği ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalıların miras bırakanı Ahmet adına tespit edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazın orman olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılardan Sümeyra tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır. Mahkemece yapılan inceleme araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan fen ve orman bilirkişi tarafından ortak düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın 1961 baskı tarihli memleket haritasında kısmen yeşile boyalı ormanlık alan, 1957 uçuş tarihli hava fotoğraflarında seyrek dağılımlı çalılık olarak gözüktüğü üzerinin yer yer meşe öbekleri ile kaplı olduğu, orman sayılan yerlerden olduğu açıklanmakla birlikte, Dairemizce geri çevirme yoluyla getirtilen çekişmeli taşınmaza bitişik olan 208 ada 28 ve 31 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin Çumra Kadastro Mahkemesinin 2004/507 Esas ve 2004/543 Esas sayılı dava dosyalarında aynı fen ve orman bilirkişi tarafından ortak düzenlenen raporda ise, taşınmazların 1961 baskı tarihli memleket haritasında kısmen yeşile boyalı ormanlık alan, 1957 uçuş tarihli hava fotoğraflarında orman bitki örtüsü ihtiva etmeyen açık alan olarak gözüktükleri, üzerlerinde ardıç ve meşe ağaçları sınırlarında ise meşe öbekleri bulunduğu, hava fotoğraflarındaki verilerin memleket haritasına hatalı aktarıldığı, hava fotoğraflarının esas alınması gerektiği, taşınmazların hava fotoğraflarındaki konumları sebebiyle orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla, aynı bilirkişiler tarafından bitişik parseller hakkında verilen raporlar birbiri ile çelişkilidir. Bu durumda, karara dayanak alınan uzman bilirkişilerin raporu çekişmeli taşınmazın öncesinin orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. O halde; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi, bir harita mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak uygulama ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığına göre, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği çekişmeli taşınmazın kadastro paftası ölçeğine, yine çekişmeli taşınmazın ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; keşif sırasında taşınmaz hakim tarafından gözlemlenmeli, taşınmaz üzerinde neler bulunduğu (bitki örtüsü, ağaçların cinsi, yaşı, sayısı vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalıdır. Açıklanan olgular gözönünde bulundurularak, çekişmeli taşınmazın çevresindeki taşınmazların niteliğine göre, taşınmazın etrafı ormanla çevrili ise mülkiyet belgesi, tapu kaydı olmadığı takdirde bu tür yerlerin 6831 Sayılı Yasanın 17/1-2 maddesine aykırılık teşkil ettiği düşünülmeli, bütün bu konuları kapsayacak, duraksamaya yer vermeyen ortak imzalı rapor ve kroki alınıp taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı kesin biçimde saptanmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılardan Sümeyra'ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 01/03/2007 günü oybirliğiyle karar verildi.