Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2482 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9099 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tapu iptali tescil ve elatmanın önlenmesi davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RÇekişmeli ...,... İlçesi, Laledere Köyü 144 ada 9 parsel sayılı 12552 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile davalı gerçek kişiler adına tapuda kayıtlı olup, diğer davalı lehine kamulaştırma şerhi bulunmaktadır. Davacı ... Yönetimi, 30/11/2012 tarihli dilekçesiyle çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı ve eylemli orman olduğu iddiasıyla, tapu kaydının iptali, orman niteliği ile... adına tapuya tescili, şerhlerin silinmesi ve el atmanın önlenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.Mahkemece, davanın devamı sırasında 2012 yılında bir orman kadastro çalışması yapıldığı ve davalı gerçek kişiler tarafından kadastro mahkemesinde 2013/123 sayılı orman kadastrosuna itiraz davası açıldığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın kadastro mahkemesine devrine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kesinleşen tahdit ve eylemli orman iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi istemlerine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1962 yılında kesinleşen orman kadastrosu, davanın devamı sırasında yapılan ve 21/11/2012 tarihinde ilan edilen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu, sınırlaması yapılmış ormanlarda 6831 sayılı kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Mahkemece, taşınmazın bulunduğu yerde, davanın devamı sırasında 2012 yılında orman kadastro çalışması yapıldığı, orman kadastro tutanağı düzenlendiği ve aynı taşınmazla ilgili orman kadastrosuna itiraz davası bulunduğu gerekçesiyle yazılı şekilde mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; taşınmaz başında hem 1962 hem de 2012 yılında yapılan orman kadastro çalışmalarına ait harita ve tutanaklar uygulanmak suretiyle bir keşif ve inceleme yapılmamış, taşınmaz orman kadastro sınırı içindeyse ilk kez hangi çalışmada orman sınırı içine alındığı belirlenmemiştir. Dava, kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla açıldığına göre, taşınmaz, 1962 yılında orman kadastro sınırları içinde ise, sonradan yapılan tahdit çalışmasında da bu durumun değişmemesi halinde, davanın orman kadastrosuna itiraza dönüşmeyeceği, ancak ilk tahdidin dışında olup sonradan içeri alınmışsa, bu durumda davalılar yönünden orman kadastrosuna itiraza dönüşeceği düşünülmemiştir.O halde mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için, yörede, 1962 ve 2012 yıllarında yapılan her iki orman kadastro çalışmasına ait tutanak ve haritalar uygulanmak suretiyle mahallinde keşif yapılmalı, dosya fen ve orman bilirkişilere verilerek; 1962 ve 2012 yıllarına ait orman kadastro haritalarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, komşu ve yakın komşu parseller ve değişik açı ve uzaklıkta en az 10-12 OS noktası görülecek şekilde kadastro paftası üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunun her iki haritada gösterildiği, müşterek imzalı rapor alınmalı, taşınmaz ilk tahditte dışarıda olup, ikinci çalışmada orman sınırı içine alınmış ise 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince orman kadastrosuna itiraza dönüşeceğinden ve bu davaya bakma görevi kadastro mahkemesinin olduğundan tapu iptali ve tescil davası elde tutularak, orman kadastrosuna itiraz yönünden görevsizlik kararı verilmeli ve kadastro mahkemesinde görülen 2012/123 sayılı dosya ile birlikte bu davanın sonucu beklenmeli; aksi halde, yani zaten 1962 yılından beri taşınmaz orman kadastro sınırı içinde ise görevsizlik kararı verilmemeli, eldeki davanın esası hakkında bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir inceleme yapılmadan, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde iadesine 02/04/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.