Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2421 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9486 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... Yönetimi, davalı adına tapuda kayıtlı olan ...-... Köyü, 213 ada 4 parsel sayılı 20918,21 m² yüzölçümlü tarla vasıflı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu belirterek, tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle ... adına tescili istemiyle dava açmıştır.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu 213 ada 4 parsel nolu taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 8717,65 m² yüzölçümündeki kısmın tapu kaydının iptali ile, orman vasfıyla ... adına tesciline, (A) harfi ile gösterilen 12200,56 m² yüzölçümündeki kısma ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik, davalı gerçek kişi tarafından taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik temyiz edilmiştir.Dava, orman iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 3302 sayılı Kanun uyarınca yapılıp 04/12/2008 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B uygulaması bulunmaktadır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın eski tarihli resmi belgelerdeki konumu araştırılmamış, en eski tarihli hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp taşınmazın niteliği ile konumu saptanmamıştır. Eksik araştırma ve incelemeye, yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, dayanağı hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı,öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin ve davalı kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.