MAHKEMESİ :Kadastro MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve dahili davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RDavacı ... Yönetimi,...Köyünde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosunda, bazı ormanlık alanların orman dışında bırakıldığını ve dava dilekçesine ekli krokide işaretlenen taşınmazların 101 ada 1 ve 103 ada 1 sayılı orman parsellerine eklenmesi gereken, orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla, dava dilekçesine ekli krokide gösterilen taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.Davacı ... Yönetiminin, dava dilekçesine ekli krokide gösterdiği yerler hakkında daha sonra 121 ada 28 ve 29; 115 ada 21, 24, 26, 27, 32, 33, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54 ve 62; 124 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40 ve 41; 125 ada 1; 126 ada 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 12 parsel sayıları ile tutanak düzenlenmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu...Köyü 115 ada 21, 26, 27, 32, 33, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 52, 53, 54 ve 62; 124 ada 1 ve 41; 126 ada 1 ve 12 parsel sayılı taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına, 115 ada 24 ve 51 parsel sayılı taşınmazları yönünden ise, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Kadir Güleç tarafından 115 ada 49 ve 52 parsel sayılı, davalı Mehmet Selim Güleç tarafından 115 ada 27 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak, davacı ... Yönetimi ve davalı Hazine tarafından ise, herhangi bir parsel sayısı belirtilmeden temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/10/2012 gün ve 2012/9914 E. - 11539 K. sayılı kararı ile bir kısım parseller yönünden onanmış, bir kısım parseller yönünden ise, bozulmuştur.Hükmüne uyulan onama-bozma kararında özetle; ''...115 ada 21, 26, 32, 33, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 50, 53, 54 ve 62; 124 ada 1 ve 41; 126 ada 1 ve 12 parseller yönünden kararın onanmasına, 115 ada 24 parsel yönünden Orman Yönetiminin davasının kabulü ile taşınmazın orman niteliği ile tesciline karar verilmesi gerektiği, 115 ada 51 parsel yönünden ise, yeniden orman araştırması yapılması, dava konusu 121 ada 28 ve 29; 124 ada 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39 ve 40; 125 ada 1; 126 ada 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise, tespit tutanaklarının kesinleştirilmiş olmasının hukuken sonuç doğurmayacağı gözetilerek, 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, kadastro tespit tutanaklarının asılları dosyaya getirtilip, tespit tutanaklarında yazılı hak sahiplerini de davaya katıp, husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılıKanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re'sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazların gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekirken sözü edilen taşınmazlar hakkında mahkemece olumlu veya olumsuz herhangi bir hüküm kurulması'' gereğine değinilmiştir.Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra; taşınmazların sayıca çok olması ve dosyanın tefrik edilmeksizin karara çıkmasının mümkün olmadığı hususları gözönünde bulundurularak 121 ada 28 ve 29; 124 ada 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39 ve 40; 125 ada 1; 126 ada 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 parseller bakımından davalı sayısınca tefrik kararı verilerek dosyalar ayrı esaslara kaydedildikten sonra, mahkemece 126 ada 11 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacı ... Yönetimi'nin davasının kabulü ile 126 ada 11 parsel nolu taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve dahili davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davalı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve İnceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi hükme esas alınan orman bilirkişi raporu da yetersizdir. Keşiften sonra alınan orman bilirkişisi raporunda taşınmazın 1956 yılı memleket haritasında tamamının meşe orman ağaçları ile kaplı orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmiş; Dairenin geri çevirme kararı üzerine alınan ek raporda ise, taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 11380,56 m2'lik kısmının 1956 yılı memleket haritasında meşe orman ağaçları ile kaplı orman alanı, (B) harfi ile gösterilen 8018,03 m2'lik kısmının ise, bağ omçaları ile kaplı bağ alanı, 1986 yılı memleket haritasında (A) harfli bölümünün kısmen orman kısmen açık alan (B) harfi ile gösterilen alanın açık alan olarak gözüktüğü, 2005 yılı memleket haritasında ise, her iki bölümün de açıklık olarak gözüktüğü, taşınmazın 1954 yılı hava fotoğraflarının kapsamı dışında kaldığı, 1973 yılı hava fotoğraflarında (A) harfli bölümünün çok sayıda, kapalılığa yakın 15-20 yaşlarında meşe ağaçları ile kaplı olduğu, (B) harfli bölümünün açıklık olarak gözüktüğü, 1984 yılı hava fotoğraflarında (A) bölümünde çok sayıda, kapalılığa yakın 20-25 yaşlarında meşe orman ağaçlarının bulunduğu, (B) harfli bölümünün ise, açıklık alan olarak gözüktüğü, hükme esas alınan raporun tamamen yanlış ve hatalı olduğunu bildirilmiştir. Bu haliyle rapor, çelişkili ve yetersizdir. Diğer taraftan, mahkemece 12/03/2014 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tutanak bilirkişileri dava konusu taşınmazın içinde bulunan bağ omçalarını davalının babasının 35-40 yıl önce diktiğini belirtmesine rağmen gerek ziraat bilirkişi gerekse orman bilirkişi raporunda taşınmazın üzerinde bağ omcası bulunduğu yönünde bir açıklama yapılmamıştır. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanarak hüküm kurulamaz.Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli ve tesbit tarihinden geriye doğru yirmi yıl öncesine ait memleket haritası ve dayanağı hava fotoğrafları ile varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanından oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmesi, çekişmeli taşınmazın konumunun çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmesi, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesigereğince orman içi açıklık olup olmadığı değerlendirilmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişileri eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 gün ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ile dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/04/2015 günü oybirliğiyle karar verildi.