Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2339 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8973 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 19.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.06.2014 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar vekili Av. ... ile diğer taraftan Hazine vekili Av. ..... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü;K A R A RDavacılar vekili, 05.07.2006 hâkim havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği .............. köyünde bulunan ve Kanunisani 341 tarih cilt 30, sahife 45, sır 26 ve 27, Kasım 1947 tarih cilt 8, sahife 73, sıra 4, Aralık 1960 tarih cilt 23, sahife 26, sıra 37, 38, 39 ve 40'da eski tapu siciline kayıtlı taşınmazların kadastro sırasında tescilinin yapılmadığından tescil harici bırakıldıkları iddiasıyla vekil edenleri adına eşit paylarla tescillerini istemiştir. Yargılama sırasında ... vekili 17.06.2008 tarihli dilekçe ile, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının tescili istenen taşınmazlara ait olmadığı, davalı taşınmazların İbrahim kızı ............ adına kayıtlı C.ahir 1280 tarih 15/180, 16/181, 16/182, 15/183, 15/184 ve 15/185 sayılı tapu kayıtları kapsamında kaldığı iddiasıyla vekil edeni ve müşterekleri adına tescili istemiyle davaya harçlı olarak katılmıştır. Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... Temsilcisi, dava ve duruşmalara katılmamıştır. Yargılama sırasında husumet Orman Yönetimine yaygınlaştırılmış, davalı ... Yönetimi vekili de davanın reddi ile harçsız olarak taşınmazın orman niteliğiyle tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacılar ve asli katılanın davalarının ayrı ayrı reddine, dava konusu taşınmazın orman niteliğinde olmayacak şekilde Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak, kazandırıcı zamanaşımına dayalı olarak dava açtıkları ve tapu kayıtlarını mülkiyet haklarının kanıtlanması açısından ibraz ettikleri gerekçesiyle, davalı ... Yönetimi vekili tarafından ise duruşma istemsiz olarak taşınmazların orman niteliğinde olduğu gerekçesiyle temyiz edilmiştir.Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince açılan tescil niteliğindedir.Dava konusu taşınmazın yeraldığı .............. köyünde dava tarihinden önce kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır. .............. köyünde genel arazi kadastro çalışması 13.04.1984 kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; dosya arasına getirtilen orijinal kadastro paftasına göre, dava konusu taşınmazın bulunduğu alana 337, 338, 339, 340, 341, 342, 343, 344, 351, 362 ve 385 parsel numaralarının verildiği halde, sonradan bu parsel numaralı taşınmazların tesbitinin iptal edilip edilmediği, paftadaki parsel numaralarının değiştirilip değiştirilmediği ve bu alanlara ilişkin olarak tapu kaydı oluşup oluşmadığı araştırılmamış, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl öncesine ait memleket haritaları ve hava fotoğraflarından inceleme yapılarak taşınmazların konumu, niteliği ve kullanım durumu belirlenmemiş, usulünce mera araştırması yapılmamış, ibraz edilen tapu kayıtlarının davalı taşınmaza ait olup olmadığı usulünce araştırılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz. Bu nedenle, öncelikle dava konusu taşınmazların bulunduğu alana ilişkin olarak genel arazi kadastrosu sırasında tesbit tutanağı düzenlenip düzenlenmediği belirlenmeli, düzenlenmiş ise tapu kayıt örnekleri dosya arasına alınmalı, kadastro tesbit tutanaklarının kesinleşme tarihinden itibaren 3402 sayılı Kanunun 12/son maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolması halinde, kadastro tesbitinden önceki sebeplere dayalı olarak dava açıldığından hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmelidir. Şayet, 10 yıllık hak düşürücü süre dolmamış veya dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ilişkin olarak kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediğinden, kadastro tesbit harici bırakıldığının belirlenmesi halinde ise, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar - ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar - ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ve dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazların niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun, anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi, ibraz edilen tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmesi, kadastro sırasında revizyon görmeleri halinde revizyon gördükleri parsellere ve davalı taşınmazları bir arada gösterir birleşik kroki getirtilmeli ve sınır veya yakın komşu parsellere ilişkin tesbit tutanakları ve dayanağı belgeler getirtilerek birlikte uygulanması ve dayanılan tapu kayıtlarının davalı taşınmazları kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi gerektiği halde, mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.O halde; dava konusu taşınmazların orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmazlar ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile TMK’nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle, dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 tarihli ve 2005/9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği (BÖHHBÜY) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumunu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazların gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin; 1) Orman sayılan veya orman rejimine girmiş (20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliği m. 16) yerlerden ya da 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tâbi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Kanunun 16. md. A, B, C, D bentleri kapsamında kalan yerler),2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş (3402 sayılı Kanunun 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanılamaz HGK'nın 03.06.1998 gün 1998/8-347-394 ve 12.12.2001 gün 2001/20-118-1156 S.K.),3) İl, İlçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kalmış (3402 sayılı Kanunun 17/2. md.; HGK'nın 25.04.2001 gün 2001/20-390-396 S.K.),4) Tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarına göre zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden, 5) Kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş (HGK’nın 22/03/1995 gün 1994/8-873-216 ve 19/02/1997 gün 1996/8-768-100 ve 24/09/1997 gün 1997/20-372-718 ve 18/02/1998 gün 1998/8-15-129 sayılı kararları),6) O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16/1-i maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda (HGK'nın 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.), 7) Dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılmış (HGK'nın 21.01.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları),8) Kadastro (Tapulama) Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılmış (HGK'nın, 24.10.2001 gün 2001/8-964-751 ve 13.02.2002 gün 2002/8-183-187 sayılı kararları), Yerlerden olması ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 26. ve 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16/120.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16. maddelerinin birinci fıkralarında yazılı,a) 3116 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre kamulaştırılmış orman,b) 4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş orman,c) 6831 sayılı Kanunun 3'ncü maddesine göre orman rejimine alınmış yer,d) 6831 sayılı Kanunun 13'ncü maddesinin birinci fıkrasının (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yer,e) 6831 sayılı Kanunun 24'ncü maddesine göre kamulaştırılan yerlerle diğer suretle orman yetiştirilmek üzere kamulaştırılan yer,f) Devlet ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yer,g) Sınırlandırma sırasında orman olduğu halde orman sınırları dışında kalmış orman,h) Maliye Bakanlığınca ağaçlandırılmak üzere tahsis edilmiş yerlerden, ağaçlandırılmış ve yapılan ağaçlandırma çalışmasının başarılı olması neticesinde kesin tahsisi yapılarak orman niteliği kazanmış yer,ı) Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar,olduğunun belirlenmesi halinde bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülerek, başka bir araştırmaya gerek kalmadan Hazinenin davasının kabulü ile dava konusu taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmelidir (HGK’nın 15/03/2006 gün 2006/8-106-68 sayılı kararı).Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazların öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlayıp tamamlandığı, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmazlar başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, Somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca; a) Taşınmazların eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, b) Keşif sırasında taşınmazları çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak ve taşınmazlar fotoğraf üzerinde gösterilerek dava dosyası içine konulmalı,c) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli,d) Davacı tarafın dayandığı tapu kayıtlarının tüm tedavülleri ile birlikte getirtilerek, sınır veya yakın komşu parsellerin tesbitine esas alınan belgeler ile birlikte uygulanmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan tapu kayıtlarının sınırları sorulup belirlenmeli, bilinemeyen sınırlara ilişkin taraflara tanık dinletme olanağı tanınmalı, kadastro sırasında kadastro tesbitinin kesinleşmesinden itibaren 3402 sayılı 12/3 maddesi uyarınca 10 yıllık sürenin dolmuş olduğunun belirlenmesi halinde zilyetlik ile birleşmedikçe bu kayıtlara değer verilemeyeceğinin gözetilmesi, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin, 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri nazara alınarak yapılması gerektiği düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu müdürlükleri ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazların sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 10. maddesinin değişik ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden Kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.- TL vekâlet ücretinin davalı Hazine ve köy tüzel kişiliği ile Orman Yönetiminden alınarak davacılara verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi atfıyla HUMK'nın 388/4. (HMK m. 297/ç) ve HUMK'nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.