Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2310 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9553 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A RYörede 1961 yılında kesinleşen arazi kadastrosunda dava konusu taşınmaz 394 parsel numarası ile sınırlandırılmıştır. Halen davalılar adına tapuda kayıtlı bulunan çekişmeli ........ beldesi 394 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 6831 sayılı Kanun gereğince yapılıp 2009 yılında kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile taşınmaz kısmen orman sınırları dışına çıkarılmıştır. Daha sonra 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında taşınmazın orman sınırı dışına çıkarılan kısmı için tutanak tutulmayarak Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tasarruf Dairesi Başkanlığının 04.08.2009 tarih ve 2009/15 sayılı Genelgesi uyarınca, tapusunun beyanlar hanesine “Taşınmazın 3169 m2’lik bölümü Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan sahada kalmaktadır” şeklinde şerh verilmiştir.Davacı ... Yönetimi, ........... Kadastro Mahkemesinde açtığı kadastro tespitine itiraz davasında davalılar adına kayıtlı ........... ili, ....... ilçesi, ........beldesi, Okul mahallesi 394 nolu parsel sayılı taşınmazda 3402 sayılı Kanunun Ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmasının askı ilanına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın Orman Kadastro Komisyon Başkanlığı tarafından yapılan eylemli orman tespit çalışmalarında kısmen eylemli orman olduğunun tespit edildiği, taşınmazın diğer bir bölümünün kısmen orman tahdit hattı içerisinde kaldığı, taşınmazın eylemli orman olduğu iddiasıyla kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın tahdit sınırları içerisinde kalan bölümü ile eylemli orman olan bölümün orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30.01.2012 tarih ve 2012/800-535 sayılı ilâmı ile onanmış, ...... Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulü ile ........... ..... ilçesi .... mahallesi 394 sayılı parselin bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 7093.76 m2'lik kısmın tapu kaydının iptali ile orman olarak Hazine adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede, genel arazi kadastrosu 1960 yılında tamamlanarak 24.01.1961 tarihinde kesinleşmiştir. Ayrıca, 6831 sayılı Orman Kanununa göre yapılarak 23.02.2007 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Kural olarak; ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde, kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesi de mümkün değildir. Zira, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır.İncelenen dosya kapsamından, davalılar ..., ..., ... ve ... adlarına çıkarılan dava dilekçesi ekli duruşma gününü bildirir ilk davetiyelere davalıların ölü olduğu şerhinin verildiği ve tebligatların mahkemeye iade edildiği görülmüştür. Mahkemece, zabıta marifetiyle yapılan araştırmada da davalıların ölü olduklarının tespit edilmiş olmasına rağmen, ölü davalıların mirasçılarını gösterir veraset ilâmı yahut da aile nüfus kayıt örnekleri dosya arasına alınmaksızın, davalı ...'in oğlu, .... ile ......'in torunu ve .....'nin yeğeni olan ......'a yapılan tebligatlar ile yetinilerek, gerekçeli kararın da davalılar adına yine bu kişiye tebliğ edildiği ve usûlüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle; mahkemece, davalılara ait aile nüfus kayıt tabloları dosya arasına getirtilerek, davalılar dava açılmadan önce ölmüş iseler ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı hususunun düşünülmesi, yargılama sırasında ölmüş iseler mirasçılarına Tebligat Kanununa uygun şekilde dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesi suretiyle mirasçılarının davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği hususu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.