Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12290 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 08/05/2012 gün ve 2011/17531 - 2012/6752 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:K A R A R Çekişmeli.... İli... İlçesi, ... Köyü 101 ada 154 parsel sayılı 3596.90 m2 yüzölçümündeki tarla niteliğindeki taşınmaz, öncesinden dava dışı 101 ada 43, 155 ve 156 parsel sayılı taşınmazlarla bir bütün halinde ...e ait iken ifrazen satışından ... adına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine vekili, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bulunan taşlık ve kayalık yerlerden olduğunu, emek ve masraf sarfı ile imar ve ihyasının tamamlanmadığını ve gerçek kişiler lehine kazandırıcı zilyetlik koşullarının oluşmadığını, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 18/1. maddesi uyarınca davalı adına yapılan tesbitinin iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli... Köyü 101 ada 154 sayılı parselin tespitinin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davalı gerçek kişi vekili tarafından, usule ilişkin olarak, mahkemece yüze karşı tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olduğu, bu hususun başlı başına bozma nedeni olduğu ve esasa ilişkin olarak da, taşınmazın raporlara göre (A) harfi ile gösterilen büyükçe bölümünün orman tahdit sınırları dışında orman olmadığı ve ziraat arazisi olduğu, mahkemece raporda (B) harfi ile gösterilen ve orman tahdit sınırları içinde kalan bölümün taşınmazın tamamına teşmil edilerek karar verilmesinin yanlış olduğu gerekçesiyle, Hazine vekili ise; orman niteliğinde olmadığı tespit edilen taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, ayrıca kısa kararda Hazine adına tescil kararı verilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda orman vasfı ile Hazine adına tescil kararı verilmiş olmasının usûl hükümlerine aykırı olduğu gerekçeleriyle temyizi üzerine, Dairenin 08/05/2012 gün ve 2011/17531-2012/6752 sayılı ilâmı ile [İncelenen dosya kapsamına ve kararın dayandığı gerekçeye, resmî belgelere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucu verilen bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin 2004 yılına kadar % 20 eğimli makilik olduğu, bu tarihten sonra maki ve taşlardan temizlendiği, çevresindeki orman ile arada ayırıcı unsur bulunmadığı, toprak yapısının aynı olduğu, yüksek eğimli funda ve makilerle kaplı alanlar orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle 6831 sayılı Yasanın 1/J maddesi kapsamı dışında aynı yasanın 1. maddesinin 1. Fıkrası gereğince orman sayılan yerlerden olduğu, 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/P maddesi gereğince eğimi %12 yi geçen yerler bilimsel olarak, orman ve toprak muhafaza karakteri taşıdığından aynı yönetmeliğin 26/i bendi gereğince orman olarak sınırlandırılacağı, çekişmeli parselin bulunduğu yörede ilk orman kadastrosunun 1966 yılında seri usulüne göre, her hangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan ve isimleri belirlenen orman bazında yapılıp 1969 yIlında kesinleştiği, daha sonra 1981 ve 1991 yıllarında çalışan orman kadastro komisyonlarınca, her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu yapılmayıp, sadece aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapıldığı, başka bir deyişle, çekişmeli taşınmazların orman niteliğini belirleyen bir çalışma bu güne kadar yapılmadığı, 1967 yılında yapılan çalışmada orman sınırı dışında bırakılmış olsa dahi, aynı Yönetmeliğin 26/2. maddesi hükmü gereği taşınmazın orman niteliğini ortadan kaldırmayacağı, orman olarak tescili gereken yerlerden olduğu, taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı gerçek kişi ve davacı Hazinenin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve yasaya uygun olduğu,] gerekçeleri ile hüküm onanmıştır.Dava, dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1966 yılında yapılıp 11.10.1968 tarihinde ilân edilen ve 11.01.1969 tarihinde kesinleşen orman tahdidi, 1981 yılında yapılıp 13.05.1982 tarihinde ilân edilerek itirazsız yerlerde 13.05.1983, itirazlı yerlerde ise, 30.07.1982 tarihinde ilân edilip, 30.07.1983 tarihinde kesinleşmiş, sınırlandırması yapılan ormanların aplikasyonu, orman kadastrosu ve 6831 sayılı Yasanın, 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması, 1991 yılında 3302 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması mevcuttur. Davalı vekili karar düzeltme dilekçesinde; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun davadan ve kadastro tesbitinden önce yapılıp kesinleştiğini ve taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu dışında kaldığını ve orman sayılmayan yerlerden olduğunu, bölgenin genel özelliği itibariyle yamaç eğiminin taş duvar şeklinde yapılan sekilerle düşürülerek tarım yapıldığını, ziraat ve jeoloji bilirkişi raporlarına görede imar ihyası yapılmış üzeri halen ekili ve zeytin ağaçları bulunan kuru tarım arazisi olduğunu yüksek dairenin taşınmazın gerçek niteliğinin tarım arazisi olarak belirlenmesine rağmen usûle ve yasaya aykırı bulunan hükmün bozulması gerekirken, onanmasının doğru olmadığını, bu nedenle onama kararının bu nedenlerle kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir. Karar düzeltme isteminin incelenmesinde; somut olayda, davacı Hazine vekili, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bulunan taşlık ve kayalık yerlerden olduğu, emek ve masraf sarfı ile imar ve ihyasının tamamlanmadığı ve gerçek kişiler lehine kazandırıcı zilyetlik koşullarının oluşmadığı, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 18/1. maddesi uyarınca davalı adına yapılan tesbitinin iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmış, Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli ... Köyü 101 ada 154 sayılı parselin tespitinin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi vekili tarafından usûle ilişkin olarak, mahkemece yüze karşı tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olduğu bu hususun başlı başına bozma nedeni olduğu ve esasa ilişkin olarak da, taşınmazın raporlara göre (A) harfi ile gösterilen büyükçe bölümünün orman tahdit sınırları dışında orman olmadığı ve ziraat arazisi olduğu mahkemece raporda (B) harfi ile gösterilen ve orman tahdit sınırları içinde kalan bölümün taşınmazın tamamına teşmil edilerek karar verilmesinin yanlış olduğu gerekçesiyle, Hazine vekili ise; orman niteliğinde olmadığı tespit edilen taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, ayrıca kısa kararda Hazine adına tescil kararı verilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda orman vasfı ile Hazine adına tescil kararı verilmiş olmasının usûl hükümlerine aykırı olduğu gerekçeleriyle temyizi üzerine 13/03/2012 gün ve 2011/10315-2012/3665 sayılı ilâmı ile yukarıda belirtilen gerekçelerle onanmıştır. Ancak; davacı Hazine vekili, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bulunan taşlık ve kayalık yerlerden olduğu, emek ve masraf sarfı ile imar ve ihyasının tamamlanmadığı ve gerçek kişiler lehine kazandırıcı zilyetlik koşullarının oluşmadığı savı ile dava açmışsa da dava dilekçesinin 3 numaralı bendinde taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Yasasının 18/1. maddesi uyarınca davalı adına yapılan tesbitinin iptali ile Hazine adına özel mülk olarak tescilini istemiştir. Davacı Hazine, taşınmazın orman olarak Hazine adına tescilini istemediği gibi, orman niteliğinde olmadığı tesbit edilen taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, ayrıca kısa kararda Hazine adına tescil kararı verilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda orman vasfı ile Hazine adına tescil kararı verilmiş olmasının usûl hükümlerine aykırı olduğu gerekçeleriyle, davalı gerçek kişi vekili de öncelikle usûle ilişkin olarak, mahkemece yüzlerine karşı tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olduğu bu hususun başlı başına bozma nedeni olduğu ve esasa ilişkin olarak da, taşınmazın raporlara göre (A) harfi ile gösterilen büyükçe bölümünün orman tahdit sınırları dışında orman olmadığı ve ziraat arazisi olduğu mahkemece raporda (B) harfi ile gösterilen ve orman tahdit sınırları içinde kalan bölümün taşınmazın tamamına teşmil edilerek karar verilmesinin yanlış olduğu gerekçesiyle temyiz etmişlerdir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonunda uzman orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 1959 tarihli memleket haritasında ve 1996 tarihli memeleket haritasında beyaz renkli açık alan olarak gözüktüğünü, 1992 tarihli hava fotoğrafında ise makilik olarak gözüktüğünü, bu tarihten sonra imar ve ihyasının yapılarak tarım arazisi haline getirildiğini, toprak ve bitki örtüsü yönünden orman niteliğinde olmadığını, orman içi açıklığı olmadığını ve taşınmazın (A) ile gösterilen bölümünün kesinleşen orman kadastro sınırları dışında orman sayılmayan yerlerden olduğunu (B) ile gösterilen bölümünün kesinleşen orman kadastro sınırları içinde orman sayılan yerlerden olduğunu belirtmiştir. Ziraat mühendisi ve jeoloji mühendisi dahi raporlarında taşınmazın öncesinde taşlık, kayalık, çalılık nitelikli yerleden iken, yakın tarihlerde imar ve ihyasının yapılarak ziraate elverişli hale getirildiğini söylemişlerdir. Bu durumda; davacı Hazinenin istemi ve mahkeme hâkimi H.U.M.K.'nun 74. maddesi ve H.M.K.'nun 26. maddesine göre istemle bağlı olduğu, istem doğrultusunda yapılan araştırma sonucunda taşınmazın kısmen orman sayılmayan kısmen orman sayılan yerleden olduğu ve orman sayılmayan bölümde zilyetlik koşullarının gerçek kişiler yararına oluşmadığı belirlendiği halde, taşınmazın tamamı hakkında orman niteliği ile Hazine adına tescile karar verilmesi doğru olmadığı gibi, mahkemece davacı ve davalı taraf vekillerinin yüzlerine karşı son oturumda tefhim olunan kısa karar ile tebliğ edilen gerekçeli kararın birbirine aykırı olduğu ve kısa kararda tefhimden sonra elle düzeltme yapılarak paraf edildiği, hükmün esasının dışında taraflarca ayrıca bu nedenle temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Yapılan incelemede; yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı son oturumda oluşturulan ve tarafların yüzlerine karşı tefhim olunan kısa kararda (...taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile Hazine adına tapuya tesciline,) dendiği halde, gerekçeli kararda (...taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline,) denmiştir. Oysa, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bozma nedenidir (İ.B.B.G.K. 10.04.1992 t, 1991/7 E. – 1992/4 K.). Dairemizin usûle ilişkin bu eksikliği görmeksizin onama kararı vermesi maddi yanılgıya dayandığından davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile dairenin esasa ilişkin onama kararının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 08/05/2012 gün ve 2011/17531-2012/6752 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 03/03/2011 gün ve 2010/117 E. 2011/102 K. sayılı kararının yukarda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 21/01/2013 günü oybirliğiyle karar verildi.