Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 229 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 16124 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:K A R A R Davacılar vekili 29.12.2011 tarihli dilekçe ile; müvekkillerinin paylı mülkiyet üzere maliki oldukları ... ilçesi ...mahallesinde bulunan 1223 parsel sayılı taşınmazın kıyıda kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 80.000.-TL tazminatın tapu iptal tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmış, daha sonra 14.01.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 392.104,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili isteminde bulunmuştur. Davalı ...; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; tapu sicili doğru tutulmadığından TMK'nın 1007.maddesi uyarınca Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, tapusu iptal edilen taşınmazın dava tarihindeki gerçek değerine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 392.104,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK.nın 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... ilçesi ...mevkiinde 1937 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... parsel sayılı 180.492 m2 yüzölçümündeki taşınmazın türbe ve ev niteliği ile ... Evkafı adına tespit ve tescil edildiği, 29.07.1948 tarihinde satış yoluyla ... Belediyesine geçtiği, daha sonra tevhitler ve ifrazlar yoluyla 1223 ve dava dışı parsellerin oluştuğu, 1223 parsel sayılı 433,50 m2 yüzölçümündeki arsa cinsli taşınmazın ... Belediyesi adına kayıtlı iken 01.12.1988 tarihinde satış yoluyla davacılara geçtiği, ... tarafından açılan dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/240 E-2000/664 K sayılı ilamıyla 1223 parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 26.02.2002 tarihinde kesinleştiği, 23.09.2002 tarihinde tapuda terkin işleminin yapıldığı, taşınmaz üzerinde iki katlı binanın bulunduğu, eldeki davanın 29.12.2011 tarihinde açıldığı, 14.01.2014 tarihinde ise ıslah yoluyla talep sonucunun artırıldığı anlaşılmaktadır. Kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında kök parsel hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kaydı oluşturulduğu, ifrazlar, tevhitler ve satış yoluyla çekişmeli taşınmazın davacıların murislerine geçtiği bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Ancak davacı vekilinin 14.01.2014 tarihli ıslah dilekçesi davalı Hazineye tebliğ edilmeden, ıslah dilekçesine karşı varsa itirazlarını bildirmesine olanak tanınmadan ıslah edilen dava değeri üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, böylelikle davalı tarafın hukuki dinlenilme hakkı ile savunma hakkı ihlal edilmiştir. Bundan ayrı davacının zararı, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/240 E-2000/664 K sayılı kararının kesinleştiği 26.02.2002 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekirken dava tarihinin esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir. O halde öncelikle davacının ıslah dilekçesi davalı ... vekiline Tebligat Kanununa uygun olarak tebliğ edilmeli, daha sona tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığından dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, taşınmaz üzerinde bulunan tapu iptali ve tescil davasının açıldığı tarihten önce inşa edildiğinin tespiti halinde Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, öncelikle binanın hangi tarihte inşa edildiğinin saptanması taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgede bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re'sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme (26.02.2002) tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar parseli olmadığının belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 19.01.2017 günü oybirliğiyle karar verildi.